Arsa üzerinde başkasına ait bina nın varlığı halinin ortaklığın giderilmesi davasına etkisi yoktur. Paydaş olmayan üçüncü kişilere ait muhdesatlar, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satılır. Satış bedelinden ise muhdesat sahibine pay verilmez. Konu ile ilgili daha detaylı Yargıtay kararı için tıklayınız.
Dolayısıyla arsa üzerinde başkasına ait bina bulunması halinde ortaklığın giderilmesi davasında bina sahibi davalı gösterilmez ve dava sadece taşınmazda paydaş olan diğer kişilere karşı açılır.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4703 E. , 2019/5930 K.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.01.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların müştereken malik oldukları 570 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın öncelikle aynen taksim, olmadığı takdirde satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinden anlaşıldığı üzere, davacının ve davalının kullanımında olan binaların dava konusu olmayan 571 parsel sayılı taşınmazda bulunduğu, dava konusu 570 parsel sayılı taşınmazın ise tarafların kullanımında olmayıp tapu kaydında tarafların 1/2’şer paylı olarak malik gözüktükleri, dava konusu olmayan 571 no’lu parselin ise dava dışı … isimli şahıs adına kayıtlı olup davacı vekili tarafından da tapuda gerekli düzeltmelerin yapılması için dava açılmayacağının bildirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza, ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, dava konusu 570 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre 1/2’şer paylı olarak davacı ve davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında, tarafların kullanımında olan binaların, dava konusu olmayan komşu 571 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunduğu, dava konusu 570 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ise komşu 571 no’lu parselin maliki olan dava dışı …’a ait binanın bulunduğu tespit edilmiş ise de, dava konusu taşınmazda paydaş olmayan …’ın muhdesat sahibi olarak davaya dahil edilmesi ve ona satış bedelinden pay verilmesi mümkün olmadığı gibi tarafların kullanımında olan binaların, dava konusu olmayan ve dava dışı üçüncü bir şahıs adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunmasının da davaya bir etkisi yoktur.
O halde mahkemece, işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.09.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
Tag; Arsa üzerinde başkasına ait Bina ve ortaklığın giderilmesi davası