İşletilme Halindeki Araç

İşletilme halindeki araç kavramının bilinmesi Trafik sigortasının sorumluluğuna gidilebilmesi için önemlidir. Trafik Sigortasından tazminat alabilmek için gerekli şartlardan bir diğeri de, aracın işletilmesi sırasında kazanın meydana gelmesidir. İşletilme halindeki araç kavramının açılımının ne olacağı sorusu, doktrinde iki farklı görüşü beraberinde getirmiştir.

Mekanik görüş: Bu görüşe göre, motorlu araçların tehlikeli olması, kendi potansiyel gücünden ve hızlı hareket kabiliyetinden kaynaklandığı, bu sebeple motorunun çalışması ya da çalışmasa bile kendiliğinden hareket etmesi (park halinde olan bir aracın kapması v.b.) aramaktadır.[1] Trafiğe çıkarma görüşü: Bu görüş uyarınca, motorlu aracın trafiğe çıkarılmasının ve karayolunda bulunması özel bir işletme tehlikesini de beraberinde getirir. Bir motorlu aracın tehlike arz etmesi onun bir makine olmasına değil, kendi kendine hareket edebilen bir araç olmasına dayanır.[2]

Mekanik görüş ve trafiğe çıkarma kıstası doktrinde benimsenmesine rağmen Yargıtay genel olarak mekanik görüşü kabul etmiş, diğer taraftan her olayın somut özelliklerine göre yorumlanması gerekeceğini de eklemiştir.[3]

İşletilme halindeki araç nedeniyle meydana gelen zararlardan araç işleteninin “Tehlike Sorumluluğu” çerçevesinde sorumlu olması gerekirken, işletilme halinde olmayan araçların sebebiyet verdiği zararlardan işleten kusuru olması durumunda sorumlu olacaktır. Kısacası işletilme halinde olmayan araçların yol açtığı zararlardan kaynaklı sorumluluk, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında olmayacaktır. Örnek vermek gerekirse, kişinin aracını, yolun kenarında park edilmemesi gereken bir yere park etmesi sebebiyle kaza meydana gelmişse, aracı trafikten çıkarma iradesi ile aracın terk edilmesi sonucunda işletilme halinde olmayan bir aracın sebep olduğu zarar ortaya çıkacaktır. Bu halde KTK uyarınca değil, genel hükümlere göre kusur sorumluluğu gündeme gelecektir ki aracın trafik sigortası, park halindeki aracın neden olduğu zarardan sorumlu tutulamayacaktır. KTK m. 85/3’de işletilme halinde olmayan araçların neden olduğu kazadan dolayı ispat yükümlülüğünü düzenlemiştir. Buna göre işletenin ve sürücünün kusurunun bulunduğunu ya da işletilme halinde olmayan araçtaki bozukluktan meydana geldiğini ispat yükümlülüğü zarar görene ait olacaktır. İşletilme halindeki araç nedeniyle meydana gelen zararlardan ise Trafik Sigortası sorumlu olacaktır.

 

[1]     BOLATOĞLU: s. 166.

[2]     KILIÇOĞLU: s. 25.

[3]     Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2005/13995 E. 2005/12763 K “Yasa’nın 85/3’üncü maddesinin açık hükmü karşısında mekanik sistemin benimsenmesi gerek ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. Örneğin kırmızı ışıkta beklemek durumunda olan bir araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak, herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır. Bu sebeple bir aracın işletilme halinde olması, aracın sürücüsünün terk iradesine göre yorumlanması gerekecektir.”

Canlı Destek
Whatsap Destek
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?