Yabancı Plakalı Araçların Hasarı ‘nın Hesaplanması

Yabancı plakalı araçların hasarı belirlenirken aracın nerede onarılacağı yada onarıldığı önemlidir. Bu kapsamda Türkiye’de meydana gelen ve yabancı bir plakalı aracın karıştığı trafik kazalarında, eğer yabancı plakalı araç sahibi, aracını yurtdışında onaracak ise hasar belirlenirken, aracın yurtdışında onarılacağı ülkedeki onarım bedeli üzerinden hesaplama yapılması gerekmektedir.

Eğer Yabancı plakalı araçların hasarı, Türkiye’de onarılmış ise bu durumda Türkiye’deki onarım bedeli üzerinden hesaplama yapılarak zararın giderilmesi gerekir.

Önemle belirtmek gerekir ki, aracın onarılacak orijinal parçalarının Türkiye’de bulunması yada Türkiye’nin onarım bakımından daha ekonomik olmasının bir önemi yoktur. Nitekim aşağıda yer alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında açıkça belirtildiği üzere Yabancı plakalı araçların hasarı, eğer yurtdışında onarılacak ise araç sahibi Türkiye’de onarım yapmaya zorlanamaz.

Hatta Yabancı plakalı araçların hasarı, sigorta şirketi tarafından onarılmaya hazır olsa bile araç sahibi aracını, ikamet ettiği ülkede onarma hakkını seçmeye haizdir.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/28 E. , 2015/1745 K.

“İçtihat Metni”

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesince(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.03.2012 gün ve 2009/75 E.-2012/105 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.12.2012 gün ve 2012/7208 E.-2012/14635 K. Sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili, davalıların işleten ve sürücüsü olduğu aracın trafik kazası sonucu kusurlu olarak müvekkili şirkete kasko sigortalı ve yabancı plakalı araçta hasara neden olduğunu ve hasar bedelinin davacı tarafından ödendiğini, alacağın rücuen tahsili için davalı taraf aleyhine Nevşehir 2.İcra Müdürlüğünün 2008/6042 sayılı dosyasından yapılan icra takibine itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, 16.893,75 TL. asıl alacak üzerinden yapılan takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile davalıların takibe itirazının 874,50 TL. asıl alacak ve 74,82 TL. işlemiş faiz yönünden (toplam 949,32 TL.) kısmen iptaline, fazla istemin reddine, hükmedilen asıl alacağın % 40′ oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TTK.nun 1301.maddesi uyarınca, alacağın hasar sorumlusundan rücuen tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı sigorta şirketinin kasko sigortasını temin ettiği P…. yabancı plakalı aracın geçici olarak getirildiği Türkiye’de (Nevşehir) meydana gelen kazada oluşan hasarı nedeniyle Almanya’da tamir ettirilerek onarım bedeli 12.573,72 EURO’nun davacı yabancı sigorta şirketince sigortalısına ödendiği, ödenen bedelin hasar sorumlusu davalılardan rücuen tahsili için eldeki davanın açıldığı görülmektedir.

Öte yandan, davacının sigorta ettireni ve aynı zamanda sürücüsü olan kişi Almanya’da yaşamakta olup, yurt dışından geçici olarak getirdiği yabancı plakalı aracın davalı tarafa ait araçla çarpışması sonucu oluşan hasar yurt dışındaki eksperin hasar tespit raporu ile belirlenmiş, aracın onarımı Almanya’da yapılmış, davacı sigorta şirketi poliçe kapsamındaki hasar bedelini ödemiştir.

Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da aracın yurt dışındaki hasar tespiti ve onarım bedeline yakın meblağların belirlendiği görülmektedir. Davalı taraf kusuru oranında sigortalı araçta meydan gelen gerçek zarardan sorumlu olacağından, olayda kaza tarihi itibariyle yurt dışında uğranılan gerçek zarar miktarı belirlenerek bu miktara hükmedilmesi gerektiği açıktır. Yurt dışında yaşayan araç malikinin geçici olarak Türkiye’de bulunduğu sırada oluşan hasar nedeniyle, aracın Türkiye’de tamiri mümkün olabilecek olsa da, aracın tamirini burada yaptırmaya zorlanamayacağı kabul edilmelidir.

O halde, mahkemece, dosyanın gerekirse önceden rapor alınan bilirkişiye tevdii ile sigortalı aracın hasar tarihi itibariyle yurt dışı tamirine dair gerçek hasar bedelinin ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık bir şekilde belirlenmesi, belirlenen yabancı para cinsindeki bedelin kaza tarihindeki Türk Lirası karşılığından dava dışı trafik sigorta şirketince ödenen miktar indirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle oybirliğiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK.)’nun 1301. maddesi uyarınca, alacağın hasar sorumlusundan rücuen tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili; 18.07.2007 tarihinde Nevşehir’de davalıların da içinde bulunduğu bir trafik kazası meydana geldiğini, kazada, davalıların sahibi ve sürücüsü oldukları 50 …850 plakalı aracın PE… 787 sayılı yabancı plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen hasarın, yabancı plakalı araca 12.573,72 Euro olarak ödendiğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 9.598,72 Euro’nun kur üzerinden değeri olan 16.893,75 TL’nin rücuan tahsili için Nevşehir 2.İcra Müdürlüğü’nün 2008/6042 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların böyle bir borçlarının olmadığını bildirerek takibe itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile %40’dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir.

Davalılar vekili; kazanın davacı şirkete sigortalı olan aracın kusurlu davranışı sonucu meydana geldiğini, kazadan bir gün sonra yetkili servis tarafından yapılan ekspertiz raporunda hasarın 6.930,28TL olarak belirlendiğini, buna rağmen araç sahibinin aracını Türkiye’de tamir ettirmeyerek kazadan uzunca bir süre sonra yurt dışında tamir ettirdiğini, yurt dışında yapılan tamir giderlerinin kazadan hemen sonra yapılan tespit giderlerinden fazla olduğunu, hasarla ilgili olmayan tamir ve tadilatların yapıldığını, yurt

dışında belirlenen hasar miktarından 6.000,00 TL’nin sigorta şirketi tarafından ödenmiş olduğunu, müvekkillerinin ancak 930,28TL ile sorumlu tutulabileceklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece, davacı sigorta şirketinin yabancı olduğu, teminat altına alınan zararın haksız fiilden doğduğu, talebin ise sigorta ve halefiyet ilişkisinden kaynaklandığı, edim borçlusunun yerleşim yerinin Türkiye olduğu, haksız fiil ve zararın Türkiye’de gerçekleştiği, bu durumda davada MÖHUK ‘un 24,34. maddeleri gereğince Türk Hukukunun uygulanması gerektiği, aracın değiştirilmesi için gerekli tüm parçaların orijinalinin ülkemizde mevcut olduğu gibi üretici ve satıcı firmanın yetkili servislerinin

bulunduğu, bu nedenle sigorta ettirenin aracı yurt dışında onarmayı tercih etmesinin haklı bir sebebinin olmadığı, BK’nın 44. maddesine göre zarar görenin zararın artmasını önleyecek tedbirleri almakla yükümlü olduğu, buna göre sigortalının zararının Türkiye’de yapılacak onarım giderinden ibaret olduğu gibi sigortalının haklı bir neden olmaksızın sırf tercih hakkına dayanarak bu zararın artmasına yol açacak şekilde aracını yurt dışında tamir ettirmesi nedeniyle oluşan fazla zararın davalıya yükletilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olmayacağı, aracın Türkiye’de onarılması halinde tamir giderinin 8.030,00 TL olduğu, davacı sigorta şirketinin 1.155,00 TL indirim yaparak sigortalısına ödeme yaptığını, zararın 6.000,00 TL’sinin ise davalı tarafın sigortasınca ödendiği, bu durumda giderilmesi gereken zarar miktarı 874,50 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirkete kasko sigortalı ve geçici olarak Türkiye’de bulunan yabancı plakalı araçta, trafik kazası neticesinde oluşan hasarın onarımının Türkiye’de yapılmasının zorunlu olup olmadığı ve zararın belirlenmesinde yurt dışında tespit edilen gerçek zarar miktarının mı yoksa Türkiye’de tespit edilen gerçek zarar miktarının mı dikkate alınacağı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle sigortacının rücu hakkının hukuksal niteliğinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır:

Sigortacının rücu hakkı mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) düzenlenmiştir. TTK.m.1301’e göre, “Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.

Sigorta ettiren kimse, 1 inci fıkra gereğince sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı mesul olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmiş ise sigorta ettiren kimse kalan kısmından dolayı üçüncü şahıslara karşı haiz olduğu müracaat hakkını muhafaza eder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Sigortacının rücu hakkı, zarar sigortalarında geçerli olan halefiyet ilkesinden kaynaklanır. Halefîyet ilkesine göre sigortacı ödediği tazminat dolayısıyla sigortalının haklarına sahip olur ve üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya dava açabilir. Bu ilkenin bir sonucu olarak sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kişinin yerine geçer, onun halefi olur. Böylece, zarara neden olan kişilere karşı sigorta ettirenin açabileceği tüm davaları sigortacı açar ve meydana gelen zararın tazminine ilişkin talep haklarını kullanır. Ancak, sigortacı, zararın tamamını karşılamamışsa sigortalının ödenmeyen kısma ilişkin talep hakları sona ermez (TTK.m.1301/II). Bu durumda sigortacı, tazmin ettiği zarar ölçüsünde sigortalının halefi olur ve zarardan sorumlu olan kişilere karşı rücu hakkını kullanır.

Sigortacının rücu hakkı kanundan doğan bir hak olmakla birlikte, sigortacının, sigortalının yerine geçerek zarardan sorumlu olan kişilere rücu edebilmesi için zararın sigorta teminatı kapsamında olması, zarar görenin dava hakkının mevcut olması ve sigorta tazminatının ödenmiş olması şartları aranmaktadır.

Sigortacının rücu hakkı, ödediği tazminat ölçüsünde ve gerçek zarar miktarını aşmamak kaydıyla geçerlilik taşır. Sigorta şirketi, sözleşmede öngörülen muafiyetler çerçevesinde sigortalısına zarar miktarının bir kısmını ödemişse, ödediği tutarın dışında zarar sorumlusuna rücu edemez. Ayrıca, sigortacının gerçek zararı aşan tazminat talepleri de haksız olduğundan istenemez. (Mustafa Çeker; Sigortacının Rücu Hakkı, Legal Hukuk Dergisi, Yıl:4 S.48, s.3707-3718, Omağ, M.K.; Türk Hukukunda Sigortacının Kanuni Halefiyeti, İstanbul 1983, Arseven, H.; Sigorta Hukuku, İstanbul 1987, Bozer, A.;Sigorta Hukuku, Ankara 1981)

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; geçici olarak Türkiye’de bulunan ve davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan PE .. 787 plakalı araca, 18.07.2007 tarihinde Nevşehir’de davalıların işleten ve sürücüsü olduğu 50 ..852 plakalı aracın arkadan çarpması sonucunda, PE .. 787 plakalı araçta maddi hasar meydana geldiği, trafik kazası tespit tutanağına göre 50 .. 852 aracın asli kusurlu olduğu, kazadan bir gün sonra 19.07.2007 tarihinde yetkili servis tarafından düzenlenen ön ekspertiz raporunda araçtaki hasarın belirlendiği, ancak sigortalı araç sürücüsünün aracını Türkiye’de tamir ettirmeyi tercih etmeyerek Almanya ülkesine döndüğü ve aracını Almanya’da tamir ettirdiği, dosyada bulunan faturalara göre aracın onarım bedelinin 13.237,80 Euro olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya 12.573,72 Euro ödeme yapıldığı, ödenen bu bedelin tahsili için davacı sigorta şirketi tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra müdürlüğü tarafından gönderilen ödeme emrine davalılar tarafından itiraz edildiği, bunun üzerine davacı vekilinin itirazın iptali istemini içeren eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, her ne kadar aracın değiştirilmesi için gerekli tüm parçaların orjinalinin ülkemizde mevcut olduğu gibi üretici ve satıcı firmanın yetkili servislerinin bulunduğu, bu nedenle sigorta ettirenin aracı yurt dışında onarmayı tercih etmesinin haklı bir sebebinin olmadığı, BK’nın 44. maddesine göre zarar görenin zararın artmasını önleyecek tedbirleri almakla yükümlü olduğu, buna göre sigortalının zararının Türkiye’de yapılacak onarım giderinden ibaret olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, mahkemenin gerekçesi yerinde değildir.

Almanya’da ikamet eden, tatilini geçirmek üzere Türkiye’de bulunan ve geçici olarak getirdiği aracı trafik kazası sonucunda hasara uğrayan sigortalının, aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağının kabulü gerekir. Sigorta ettiren, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahiptir. Sigorta ettirenin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine ilişkin gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının rücuen tazminine karar verilmelidir.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, yurt dışında yetkili servisler tarafından hasar gören aracın parçalarının onarımı yerine daha çok orjinali ile değişimi yapıldığından maliyetin yükseldiği, ülkemizde ise işçilik ücretleri düşük olduğundan, parçaların çoğu kez onarımının yapıldığı, ülkemizdeki onarım maliyetinin bu yüzden düşük olduğu, davalıların zararının Türkiye’de belirlenen gerçek hasar bedeli olması gerektiği görüşü savunulmuşsa da, yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.06.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Tag; Yabancı plakalı araçların hasarı, Kasko Sigorta Eksik Ödemesi, Trafik Sigortası Eksik Ödeme

Canlı Destek
Whatsap Destek
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?