İşveren davayı nasıl kazanır ? sorusunun çeşitli cevapları vardır. Bunlardan ilki arabuluculuk yolunun tercih edilmesi iken diğer bir çözüm, işyeri uygulamalarının aşağıdaki şekliyle düzenlenmesidir. Bu makalemizde işveren davayı nasıl kazanır sorusuna, belirttiğimiz ikinci yöntemi anlatarak cevabını vermeye çalışacağız.
İşçi alacakları Türkiye Cumhuriyeti Mahkeme’lerinde en çok uyuşmazlık konusu olan dava konularından biridir. Kanunumuz burada asıl yükümlülüğü işverene yüklese de işçinin de kanun kapsamında işverene karşı büyük sorumluluğu vardır.
Kanun, işverene işçinin ücretini eksiksiz ödemesini bunu da banka yoluyla yapmasını emretmektedir. Yine aynı zamanda ödenen ücretlerin bir kısmının elden ödenmesini yasaklamış, SGK evrakları, bordro ve işe giriş çıkış saatlerinin kanuna uygun bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini hüküm altına almıştır.
Ne yazık ki Türkiye’deki bir çok işveren bu yükümlülüğe uymamaktadır. Ücretin asgari kısmını banka yoluyla kalan kısmını ise elden ödemektedir. Bu durum bir çok işveren tarafından yapılmaktadır. Ancak bunun sonucunda açılacak davalarda elden ödenen kısmı işveren kanıtlayamayacağından sebeple çok büyük bir maddi külfetin altına girmektedir.
Yine maaş bordrolarında fazla çalışma, UBGT ve başkaca alacaklar yönünden ödemeler yapılmamakta; yapılsa dahil kanunun aradığı ölçüde ödenmemektedir. Bu yönüyle de işçi, bulacağı tanıklarla birlikte davasını ispat edebilecek ve istifa etse dahil kıdem tazminatına hak kazanabilecektir.
Yukarıda da açıklandığı üzere işverenler tarafından evrakların düzenlenmesi, işe giriş çıkış saatlerinin imzalatılması, bordroların imzalatılarak şerh ile birlikte muhasebeleştirilmesi ve işçi özlük dosyası oluşturulması çok önemlidir. Ancak işverenler bu durumu iş yükü ve kendilerinin takip edememesi sebebiyle aksatmakta ve yarın kendilerinden ayrılacak işçiler yönünden ise davaları kaybetmeye sebebiyet vermektedirler.
İşçi sayısı veya geliri yüksek olan işverenler, davaları kaybetmemek, işçi özlük dosyalarını eksiksiz tutmak için muhasebecilerine çokça güvenmektedirler. Ancak muhasebeciler, mükelleflerinin fazlalığı ve iş yüklerinden dolayı güncel yargı kararlarından haberdar değillerdir. Yeni çıkacak içtihat doğrultusunda işverene hak kaybına sebebiyet verebileceklerdir. Keza bu durum onların yükümlülüğünde de değildir. İşverenler, bu sebeplerle işçi alacakları ve iş hukuku konusunda uzman avukatlarla birlikte çalışmalıdır. Gerek danışmanlık gerekse dava aşamalarında gerçek veya tüzel kişiliklerine açılacak davalardan kurtulmalarının tek yolu budur.
Avukatla çalışmayan, kanun ve güncel yargı kararlarından haberdar olmayan işverenler işçi alacaklarının tamamını ödese bile, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin, yol ve yemek ücreti, hafta tatili gibi işçi alacaklarını tekrar ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sebeple işverenlerin işçi alacağı avukatları ile çalışmaları elzemdir. Bu durumu ancak bir avukatlar ve işverenin özverisi önleyebilecektir.