Kadastro öncesi mal bağışlama suretiyle mirasçıların miras payını ihlalden söz edebilmek için miras bırakanın, mirasçıların saklı payını ihlal etmek amacıyla arazisini, kadastro sırasında yada öncesinde satış yada bağışlama yapması gerekmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerdir. Konunun daha iyi anlaşılması için soru cevap yöntemiyle konuyu el almakta fayda vardır.
İÇİNDEKİLER
1 ) Saklı Payın (Tenkis) İhlalinin İleri Sürülmesinde Hak Düşürücü Süre Ne Kadardır?
Önemle belirtmek gerekir ki, aşağıdaki süreler miras bırakan ölmedikçe başlamaz. Diğer bir ifade ile miras bırakan hayatta olduğu sürece tenkis iddiası ileri sürülemeyeceğinden dolayı sürelerin başlaması mümkün değildir. Buna göre;
TMK 571 maddesinde; “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer”
Hükmü gereğince maddede geçen 1 yıllık süre “saklı payın zedelendiğinin” yani yapılan tasarrufun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Bu durumda saklı payı zedeleyen devir, miras bırakanın vefatından önce öğrenilmişse süre, vefatla beraber başlayacaktır. Ancak eğer vefattan sonra öğrenilmişse, öğrenme tarihinden itibaren başlayacaktır.
Ancak her halde, diğer bir ifade ile miras bırakanın ölümünden sonraki 10 yıl içinde öğrenilmese bile 10 yılın geçmesi ile beraber artık saklı payın zedelendiğinin ileri sürülmesi mümkün değildir.
2 ) Saklı Payın (Tenkis) Vasiyetnameyle İhlalinde Hak Düşürücü Süre Başlangıcı Nedir?
TMK 571 maddesinde sürenin başlangıcı vasiyetnamenin açılma tarihi olarak belirtilmiştir. Ancak Yargıtay kararlarına göre bu maddede belirtilen vasiyetnamenin tek başına açılması süreyi başlatmayacaktır. Ayrıca vasiyetnamenin saklı payı ihlal edilen kişiye usulen tebliğ edilmesi gereklidir. Diğer bir ifade ile vasiyetnamenin usulüne uygun açılması gereklidir.
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/5603 E., 2011/4340 K. ve 15.07.2011 T.
“Vasiyetname ile oluşan hakka karşı açılacak davaların zamanaşımının başlaması vasiyetnamenin usulüne uygun biçimde açılmasına bağlıdır. Somut olayda vasiyetnamenin açılması davasında davacı adına çıkarılan davetiye menfaat çatışması söz konusu olan lehine vasiyetname düzenlenen davalı …’e tebliğ edilmiştir. Ölüm tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Yasa’nın 537.maddesi uyarınca davacıya vasiyetnamenin de tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. O halde vasiyetnamenin 29.5.2001 tarihinde açıldığından bahisle 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğundan bahsedilemez. Tenkis davası açma süresinin, davacı yönünden işlemeye başlayabilmesi için mücerret vasiyetnamenin açılması kararı verilmiş olması yeterli olmayıp, vasiyetnamenin yöntemince davacıya tebliğ edilmiş olması zorunludur.”
Yönündeki karar ile davacıya tebliğ edilmeyen tebliğ edilse bile usulsüz tebliğ edilen vasiyetnamenin süreyi başlatmayacağına hükmetmiştir.
3 ) Saklı Payın (Tenkis) İhlalinde Süre Zamanaşımı Mı Yoksa Hak Düşürücü Süre Midir?
01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte olan 743 sayılı Medeni Kanunu 513 ünü maddesinde 1 ve 5 yıllık süreler öngörülmüş ve bu sürelerin zamanaşımı süreleri olduğu belirtilmiştir.
Ancak 01.01.2002 sonrasında yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK m. 571 uyarınca süreler 1 ve 10 yıl olarak düzenlenerek değiştirilmiş ve bu sürelerin hak düşürücü süre olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda eski Medeni Kanun dönemindeki süre zamanaşımı süresi, buna karşın yeni Medeni Kanun dönemindeki süreler ise hak düşürücü süre olacaktır. Hangi kanunun uygulanacağı ise miras bırakanın ölüm tarihine göre belirlenecektir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7310 E., 2019/2131 K. ve 25/03/2019 T;
“Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle tenkis için uygulanacak süre 01.01.2002’den önce zamanaşımı, bu tarihten sonra hakdüşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Somut olayda zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşılmakla davanın reddi doğru olduğuna göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA”
4 ) Saklı Pay (Tenkis) İhlalinde Öğrenme Tarihinin İspatı Kime Aittir?
Eğer saklı payı ihlal edilen davacı, saklı payının zedelendiğini daha yeni öğrendiğini iddia ediyorsa, aksini ispat yükü davalılarda olacaktır. Davalılar sunacağı deliller ile davacının, çok daha önce öğrendiğini ispatlayarak davayı reddettirebilirler.
5 ) Kadastro Öncesi Mal Bağışlama Halinde Saklı Pay (Tenkis) İhlalinde Kadastro Kanunundaki Süre İşler Mi?
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. Maddesi gereğince tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamayacaktır.
Belirtilen maddede geçen süre kadastro öncesi mal bağışlama halinde tenkis davalarına uygulamaz. Yukarıda da belirttiğimiz üzere tenkis davaları ayrı sürelere tabidir.
Ancak kadastro öncesi muris muvazaası iddiasıyla açılan davalarda miras bırakan kadastro tespiti öncesinde vefat etmişse muris muvazaası iddiasıyla açılan davalarda 10 yıllık süre uygulanacaktır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/6936 E., 2019/3080 K.ve 16.05.2019 T.
“…mirasbırakan …’in 2002 yılında öldüğü, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin 2003 yılında kesinleştiği, dolayısıyla bu taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesindeki 10 yıllık sürenin geçtiği, diğer mirasbırakan …’e ait olduğu ileri sürülen taşınmazlar yönünden ise; mirasbırakan tarafından yapılan bir temlik bulunmadığından 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında belirtilen şartların oluşmadığı, tenkis isteği bakımından da; dava tarihi gözetildiğinde Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesi uyarınca hak düşürücü süre geçtiği anlaşıldığından, davanın reddine ilişkin verilen karar bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA”
Yönündeki kararda açıkça kadastro öncesi vefat etmiş miras bırakanın yaptığı tasarrufa karşı açılan tenkis davasında uygulanacak maddenin TMK 571 olduğu vurgulanmıştır.
6 ) Kadastro Tespitiyle Miras Bırakan Mal Kaçırmışsa, Bu İşleme Karşı Dava Açılabilir Mi?
Daha önceki makalemizde ele aldığımız üzere kadastro tespiti sırasında miras bırakan tarafından arazilerin bir kısmının başkası üzerine yazdırılması halinde kadastro öncesi muris muvazaasına dayanarak tapu iptal tescil davası açılması mümkün değildir. Ancak kadastro tespiti sırasında bağış suretiyle yapılan tescillerin saklı payı ihlal ettiğinin ileri sürülmesi mümkündür.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. Maddesinde yer alan 10 yıllık hak düşürücü süre bu durumda da uygulanmayacaktır. Süre aşımı miras bırakanın ölüm tarihine göre Medeni Kanuna göre belirlenecektir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/17495 E., 2016/8863 K. ve 29.09.2016 T.
“Davacı, mirasbırakanı …’nın 106 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlarını kadastro tespiti sırasında bağış suretiyle davalı olan oğulları adına tespit ve tescil ettirdiğini, anılan işlemle saklı payının zedelendiğini ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 106 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların evvelce bir bütün halinde otuz yılı aşkın süredir … zilyetliğinde iken 1990 yılında ikiye ifraz ederek 106 ada 3 parsel sayılı taşınmaz…., 4 parsel sayılı taşınmazı …’ya bağışlayarak zilyetliğini devrettiği, kadastro tespiti sırasında mirasbırakan …’nın imzalı beyanıyla taşınmazları kayıtsız şartsız davalılara bağışı nedeniyle davalılar İrfan ve Osman adına tespit ve tescillerinin yapıldığı miras bırakanın 23.12.2007 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak eşi …., davacı ve davalı çocukları ile dava dışı çocukları … ve … … kaldığı anlaşılmaktadır.
…
Hâl böyle olunca, öncelikle mirasbırakanın ölüm tarihindeki tüm terekesinin tespiti, tarafların gösterdiği delillerinin toplanması, yukarıda değinilen açıklamalar ve ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak davacının saklı payının zedelenip zedelenmediğinin tespiti, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.”
Yönündeki karar ile kadastro tespiti sırasında yapılan arazi devirlerinin tenkise tabi olabileceği belirtilmiştir.
Daha fazla bilgi almak için Trabzon taşınmaz – arazi avukatı olarak tarafımıza danışabilirsiniz.
Arb. Av. Seyyid Hasan ÖZTÜRK