Senette faiz kaydı mümkün olmakla beraber ayrı bir sözleşme ile de faizin taraflar arasında belirlenmesi mümkündür. Ancak sözleşme ile faizin kararlaştırılması halinde atıf yapılacak senedin tanzim tarihi, vade tarihi ve miktarının açıkça sözleşmede yazması gerekmektedir. Aksi halde sözleşmedeki faiz kaydının senede ait olup olmadığının belirlenmesi mümkün olmayacaktır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/178 E., 2019/7125 K. ve 30.04.2019 tarihli kararında;
Alacaklı tarafından bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçluların icra mahkemesine başvurularında; takibe konu bonolarda herhangi bir faiz oranı belirtilmemesine karşın alacağın %39,24 oranında faizi ile tahsilinin talep edildiğini belirterek takipten sonra işleyecek faiz oranına itiraz ettikleri, … 17. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 01.03.2017 tarih ve 2016/64 E.-2017/317 K. sayılı ilamı ile talep edilen alacak ile toplam alacağın uyumlu olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, ilk derece mahkemesi kararına karşı borçlular tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 20.10.2017 tarih ve 2017/1358 E.-2017/1623 K. sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kararlaştırılan faiz oranının baz alındığı belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 7. maddesinde; “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’inci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır” şeklinde düzenleme getirilmiştir. İcra takibi de dava gibi düşünüleceğinden, 6098 sayılı TBK’nun anılan hükümlerinin henüz sonuçlanmamış icra takiplerinde de uygulanması gerekir (HGK’nun 12.09.2012 tarih ve 2012/19-314 E-2012/557 K. sayılı kararı). Bununla birlikte TTK’nun 8. maddesine göre, ticari işlerde temerrüt faiz oranı serbestçe belirlenebileceğinden, TBK’nun 88. ve 120. maddelerinde akdi faiz ve temerrüt faizi ile ilgili sınırlamaların, ticari işler bakımından uygulanabilirliği bulunmamakta ise de, anılan hükümlerde getirilen kısıtlamaların, ticari nitelik taşımayan işler bakımından uygulanması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nun 3. maddesi; “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 19/2. maddesinde ise; taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, faiz oranı konusunda, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış olan bono dışındaki sözleşmelerde öngörülen ve bono nedeniyle alınacak faizi belirleyen akdi faiz tarafları bağlar. 3095 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre de, sözleşme ile yasal faizin aksinin kararlaştırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Sözleşmede öngörülen faiz oranının uygulanabilmesi için ise, sözleşmede takip dayanağı bonoya açık atıf yapılmış olması, bir diğer ifade ile bono bedeli hakkında sözleşmede kararlaştırılan faizin uygulanacağının, bononun vade ve tanzim tarihleri ile miktarı belirtilmek suretiyle açıklanması şarttır.
Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen ve bilirkişi raporunda da faiz oranlarının kararlaştırıldığı belirtilen sözleşmede takip dayanağı bonolara herhangi bir atıf bulunmadığından anılan sözleşmelerde öngörülen faiz oranının takip dayanağı bonolar için uygulanması mümkün değildir. Takip dayanağı bonolar, kambiyo senedi vasfında olduğuna göre, alacağa 3095 Sayılı Kanun’un 2/2. maddesinde öngörülen ticari işlerdeki temerrüt faiz olan avans faizi oranının uygulanması gerekir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, işleyecek faiz oranının, 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi doğrultusunda avans faiz oranı olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, sözleşmede belirtilen faiz oranının uygulandığından bahisle istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde hüküm tesisis isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 20.10.2017 tarih ve 2017/1358 E.-1623 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, … 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 01.03.2017 tarih ve 2016/64 E.,2017/317 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 30/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
TAG; Senette faiz kaydı