Staj ve Çıraklık Hizmeti Sürelerinin Sigorta Başlangıcına Etkisi

Staj ve çıraklık hizmeti süreleri için açılan hizmet tespiti davalarına uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Buradaki amaç emekli olacak yada EYT den faydalanacak olan kişilerin, sigorta başlangıç tarihini erkene çekmek istemeleridir. Özellikle günümüzde kamuoyunda sıklıkla tartışılan EYT düzenlenmesi haberleri sonrasında vatandaşlar, erken emeklilik hayallerini gerçekleştirmek için staj ve çıraklık hizmeti sürelerini, sigorta başlangıcı olarak kabul edilip edilmeyeceği sorusuna cevap aramaktadır.

2008 öncesi yürürlükte olan 506 sayılı kanunun “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35’inci maddesi hükümleri uygulanmaz” hükmü öngörülmüştür.

Belirtilen hüküm kapsamında belirtilen staj ve çıraklık hizmeti süreleri, madde metninde belirtildiği üzere yaşlılık yada ölüm aylığına esas olmayacağından dolayı sigorta hizmet süresinden sayılması mümkün değildir. Diğer bir ifade ile kişilerin dava açarak, staj ve çıraklık hizmeti sürelerini sigorta başlangıç tarihi olarak kabul ettirmeleri mümkün değildir.

Nitekim Yargıtay kararlarında istikrarlı olarak staj ve çıraklık hizmeti sürelerinin işe giriş bildirgesi verilmiş olsa bile hizmetten sayılmayacağı açıkça belirtilmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/615 E., 2019/7992 K.  ve 23.12.2019 tarihli kararında;

506 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi
sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35’inci maddesi hükümleri uygulanmaz” hükmü öngörülmüştür. Dosyadaki kayıt ve belgelerden;15.03.1969 doğumlu davacı adına, 01.05.1985 tarihli ise giriş bildirgesinin … sicil nolu … Mühendislik-Elektrik Yüksek Mühendisi … işyerinden 31.05.1985 tarihinde kuruma intikal ettiği, sureti dosyaya celbedilen ilk ise giriş bildirgesinin üst kısmında çırak ifadesinin yazılı olduğu ,ancak bildirge aslının dosyada bulunmadığı, işyerinin 01.02.1979-31.12.1990 tarihleri arasında kanun kapsamında olup, 1985/2 dönem bordrosunun işverence verilmediğinin ve işyeri ile ilgili denetim raporu bulunmadığının bildirildiği, davacının eniştesi olan ve tespiti istenen dönemde kayıtlı çalışması bulunmayan tanığın kendisinin 1985 yılı ortalarında …na ait … Mühendislikte çalıştığını, kayınbiraderi olan davacının kendisinin yanında çıraklık yapmaya başladığını, davacının elektrik konusunda tecrübesi olmadığını, kendisinin denetimi altında çalıştığını, davacının kendisi gibi ve diğer isçiler gibi tam gün ve ücret karşılığında çalıştığını beyan ettiği, hizmet cetvelinden işyerinde 1989 yılında çalıştığı görülen diğer davacı tanığının ise 1984-1985 yıllarında kendisi lisede iken bu işyerinde staj yaptığını, davacının da bu dönemde çalışmaya başladığını, çalışmaları karşılığında ücret aldıklarını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkemece komsu işyerlerinin kayıtlı işverenleri ve çalışanları araştırılıp dinlenmeden ve davacının çırak olarak çalışıp çalışmadığına dair araştırma yapılmadan eksik inceleme ile sonuca gidildiği görülmektedir.

Yapılacak is, davacının sigortalı sicil dosyasını ve ilk ise giriş bildirgesi aslını Kurumdan getirtmek, ise giriş bildirgesinin çırak olarak verilip verilmediğini saptamak, davacı ile işveren arasında çıraklık sözleşmesi bulunup bulunmadığını, davacının eğitim durumunu, tespiti istenen tarihte okula devam edip etmediğini araştırmak, dönem bordroları Kuruma verilmediğinden, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, vergi dairesi , emniyet ve muhtarlık marifetiyle araştırma yapılarak, işyerine o tarihte komsu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komsu işyeri çalışanları, yoksa işyeri sahipleri tespit edilerek davacının çalışmasında üstün tutulan yönün sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olup olmadığını ya da davacının işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıp katılmadığını buna göre çırak olup olmadığını araştırmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/2786 E., 2017/5189 K. ve  12.06.2017 tarihli kararında;

506 sayılı Kanun’un 2. maddesinde sigortalılık niteliginin, hizmet akdinin kurulması ve 6. madde geregince çalısmaya baslanması ile edinilecegi düzenlenmistir. 506 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” baslıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaslılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35’inci maddesi hükümleri uygulanmaz” hükmü öngörülmüstür.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına tespiti istenen dönemde davalı işveren tarafından Kuruma bildirilen hizmet bulunmadığı, davalıya ait 38108 sicil numaralı işyerinin köfteci olarak 01.09.1998 ile 30.04.2008 tarihleri arasında kanun kapsamında bulunduğu, dönem bordolarının dosyada olduğu, davacı adına 03.02.2005 tarihli ise giriş bildirgesinin … Mesleki Eğitim Müdürlüğünce verildiği ve 31.01.2005 -01.03.2005 ile 12.09.2007-21.04.2008 tarihleri arasında okulun aşçılık bölümü öğrencisi olduğunun belirtildiği, davacının 3308 sayılı Kanunun 10.maddesi gereğince 19 yasından gün almış olanların çıraklık eğitimine katılması ile ilgili 12.09.2007 ve 13.01.2005 tarihli Mesleki Eğitim Merkezi onaylı formlarda ,davacının eğitim göreceği işyeri yetkilisi olarak davalı …’in belirtildiği ,davacının 21.05.2006 ile 21.08.2007 tarihleri arasında askerlik görevini yaptığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacının askerden döndüğü tarihten sonrasına, (12.09.2007 ile 06.03.2008 ) ilişkin çalışmalarının tespitine dair Mahkemece verilen karar isabetli ise de, askere gitmeden önceki dönem yönünden davacının işyerindeki çalışmasının staj niteliğinde olup olmadığı, çıraklık eğitimi kapsamında kalıp kalmadığı konusu yeterince araştırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.

Yapılacak is, ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komsu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komsu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davacının askere gitmeden önceki dönemde hizmet akdiyle ve üretime yönelik, isçi sıfatıyla çalışmasının olup olmadığı yönünde
yöntemince beyanlarını almak ve çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

 

Ancak önemle belirtmek gerekir ki eğer kişilerin stajı yada çıraklığı bittikten sonra aynı işyerinde çalışmaya devam etmişler ise ve işveren tarafından staj ve çıraklık hizmeti sonunda ayrı bir işe giriş bildirgesi verilmişse bu durumda sigorta başlangıç tarihi işe giriş bildirgesinin verildiği tarihe çekilebilir. Bunun dışında eğer çırak yada stajyer, staj süresi sonrasında işe devam etse bile eğer işveren tarafından ayrı bir işe giriş bildirgesi verilmemiş ise bu durumda 5 senelik hak düşürücü süre işleyeceğinden dolayı 5 senenin sonunda açılacak davalar usulden reddedilecektir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/8265 E., 2018/12 K. ve 15.01.2018 tarihli kararında;

Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (ise giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Belirtmek gerekir ki, davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının is ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karsısında hak düşürücü sürenin islemeyeceği kabul edilmelidir. 

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden verilmiş ise giriş bildirgesinin bulunmadığı, hizmet bildiriminin olmadığı, staj yapması sebebi ile …Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından 21.09.1987 tarihinde ise başladığına dair ise giriş bildirgesinin 15.10.1987 tarihinde Kuruma verildiği, 1987-1988 eğitim öğretim yılının 10.06.1988 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının davalı işyerinden bildirilen hizmetinin bulunmadığı, ise giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte sözü edilen belgelerin düzenlenmediği dolayısıyla tespitine karar verilen hizmetin sona erdiği tarihi takip eden yılbaşı olan 01.01.1989 tarihinden itibaren hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının isteminin hak düşürücü süreye uğradığı göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.

Arb. Av. Seyyid Hasan ÖZTÜRK

Canlı Destek
Whatsap Destek
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?