Rize Sigorta Avukatı

RIZE SİGORTA AVUKATI HANGİ DAVALARA BAKAR?

Rize Sigorta avukatı, kaza sigortaları davalarından sigorta şirketi yada güvence hesabı tarafından yada sigorta şirketi yada güvence hesabı tarafından açılan davalara bakan avukattır. Sigorta avukatı olabilmek için öncelikle üniversitelerin hukuk fakültesi bölümünden mezun olmak şarttır. Rize ’de Sigorta Avukatı olabilmek için Rize Barosuna kayıt yaptırarak Rize’de Sigorta davalarına bakarak fiilen mesleğini icra etmek gereklidir.

 

RIZE SİGORTA AVUKATI SEYYİD HASAN ÖZTÜRK

Rize sigorta avukatı Avukat Seyyid Hasan ÖZTÜRK, uzun süre farklı sigorta şirketlerinin avukatlığını yaparak, bu kapsamında birçok farklı konulardaki trafik kazası davalarında avukat olarak sigorta şirketini temsil etmektedir. Ayrıca akademik olarak da kendini geliştiren Avukat Seyyid Hasan ÖZTÜRK, İstanbul’da Sigorta Avukatı olarak mesleğini icra ederken 2018 de yayımlanan Sigorta Hukuku kitabının Trafik Sigortası ve Kasko Sigortası bölümünü yazmıştır. Günümüzde Rize Tazminat Avukatlığı dahil birçok alanda müvekkillerine avukatlık hizmeti sunmaktadır. Sigorta avukatı Avukat Seyyid Hasan ÖZTÜRK’e sitemizde bulunan iletişim araçlarıyla ulaşabilirsiniz. Ayrıca sigorta avukatı Avukat Seyyid Hasan ÖZTÜRK’ten sitemizde bulunan Whatsapp uygulaması üzerinden randevu alabilirsiniz.

Rize sigorta avukatı, Rize ve çevre iller olan Gümüşhane, Trabzon, Giresun, Erzincan, Ordu ve Artvin başta olmak üzere birçok il dahilinde trafik kazaları davalarına, işyeri yangın, hırsızlık, su basması sebebiyle açılan davalara, kasko sigortasından kaynaklanan tazminat davalarına bakar. Diğer taraftan sigorta avukatı uzmanlığı kapsamında trafik kazası tazminatını güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında hesaplar. Ayrıca aracınızda trafik kazası nedeniyle değer kaybı ve kazanç kaybı, aracın kullanılamaması nedeniyle zarar mevcutsa sigorta şirketine gerekli başvuruları yaptıktan sonra yasal yollara başvurur. Son yıllarda sigorta şirketlerinin yaptığı baskı neticesinde Trafik Sigortası kapsamında yapılan yasal değişiklikler, Anayasa Mahkemesi iptal kararları ve Yargıtay içtihat değişiklikleri ile beraber artık her kaza için farklı uygulamalar söz konusu olacaktır. Bu sebeple Rize Sigorta Avukatlarına başvurarak haklarınızı öğrenmeniz ve davaları takip etmeniz önemlidir. Yoksa davalarınızın sonuçlanma süresi ve alacağınız tazminat miktarlarında önemli ölçüde hak kaybı yaşamanız olasıdır.

 

sigorta avukatı trabzon

 

MADDİ HASARLI TRAFİK KAZALARINDA HANGİ TAZMİNATLAR TALEP EDİLEBİLİR?

1) Aracın Onarım Masrafı yada Aracın Değeri

Sigorta avukatı, maddi hasarlı trafik kazası olması halinde eğer araç pert olmamışsa, diğer bir ifade ile aracın onarımı ekonomik ise öncelikle müvekkil aracın hasarına neden olan aracın trafik sigortasından aracın onarılmasını talep edebilir. Ancak trafik sigortası poliçe limitleri çok yüksek olmadığından dolayı varsa aracı hasarlanan kişinin kendi kasko sigortasından aracını yaptırmasında fayda vardır. Bu durumda kasko sigortası zaten kusurlu kişi, araç sahibi ve sigorta şirketinden ödediği tazminatı almak için dava açacaktır. Ancak aracı hasarlanan kişinin kasko sigortası yoksa karşı aracın kasko sigortasını araştırmakta da fayda vardır. Çünkü kasko sigorta poliçesi kapsamında düzenlenen ihtiyari mali sorumluluk sigortasında yer alan limitler de aracın hasara uğraması halinde zararı karşılayacaktır.

Sigorta Avukatı, aracın pert olması halinde öncelikle aracın müvekkilin kasko sigortasından yapılmasını talep eder. Bu durumda aracın pert halini sigorta şirketine bırakıp aracın güncel değerini alma konusunda seçimlik yetki sigortalıdadır. Ancak müvekkil aracın kasko sigortası yoksa bu durumda Sigorta Avukatı, kusurlu olan karşı tarafın trafik sigortasına ve varsa kasko sigortası dahlinde düzenlenen ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurarak zararın giderilmesi yoluna gidebilir. Ayrıca kazaya sebebiyet veren sürücü ve aracın işleteninden de zararını talep edebilir. Yine bu halde de aracın pert halinin kimde kalacağı hususunda seçimlik yetki aracı zarar gören kişidedir.

 

2) Aracın Değer Kaybı

Sigorta avukatı, aracın pert olmaması halinde diğer bir ifade ile aracın onarımı mümkünse bu durumda aracın değer kaybı için karşı tarafında trafik sigortasına başvuracaktır. Ancak aracın herhangi bir parçasının zarar görmesi halinde değer kaybı oluşmaz. Hangi araç parçalarının hasar görmesi halinde değer kaybı oluşacağını öğrenmek için Rize Uzman Sigorta Avukatı’na başvurabilirsiniz. Diğer taraftan daha önce aynı yerden kazaya uğramış olan araçlar sahipleri de her halde değer kaybı talep edemeyecektir. Hangi durumda değer kaybı talep edebileceğiniz hususunda bilgi almak için Sigorta Avukatı na başvurmanız elzemdir. Trafik kazasında ne kadar değer kaybı oluşur? Sorusuna belli bir cevap vermek mümkün değildir. Aracın kilometresi, aracın hasara uğramış parçaları, hasar miktarı, aracın güncel değeri ve yaşı kriterlerine göre farklı değer kaybı hesabı değişecektir.

 

3) Aracın Kullanılamamasından Kaynaklanan Kazanç Kaybı

Sigorta avukatı, kazanç kaybını sadece kusurlu aracın sahibinden ve aracın sürücünden talep edebilir. Bunun dışında karşı tarafın trafik sigortası bu zararı karşılamayacaktır. Ancak burada unutulmaması gereken husus kazanç kaybının talep edilebilmesi için aracın ticari bir araç olması gereklidir. Araç, ticari bir araç değilse bu halde sadece aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan ikame araç zararı talep edilebilir.

 

4) Aracın Kullanılamaması Sebebiyle Oluşan Zarar (İkame Araç Bedeli)

Sigorta Avukatı, zarar gören araç ticari değilse ancak aracın kullanılamadığı günlere ilişkin aracın ikame değeri zararını talep edebilir. Burada kazaya uğrayan araç ile aynı nitelikteki araçların kiralanması halinde ne kadar ödeneceği kriteri baz alınır. Bu zararı talep etmesi için zarar görenin, aracını kullanamadığı dönemde ayrıca bir araç kiralamasına da gerek yoktur. Zarar gören, trafik kazası sebebiyle aracını kullanamadığı dönemde kendi aracından daha nitelikli bir araç kiralasa dahi ancak kendi aracı ile emsal olan aracın ikame değerini talep edebilir. Mahkeme tarafından “aracın kullanılmadığı dönem” için baz alınacak kriter ise aracın ne kadar süre içerisinde tamir edilip teslim edilebileceğidir. Bunun dışında araç 10 günde tamir edilebilecek iken tamir süresi 2 ay sürmüşse bu halde mahkeme 10 günü baz alarak zarar hesabı yapacaktır.

 

YARALAMALI VE ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZALARINDA HANGİ TAZMİNATLAR TALEP EDİLEBİLİR?

1) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

Sigorta Avukatı, ölümlü trafik kazalarında talep edebileceği en önemli tazminat kalemi destekten yoksun kalma tazminatıdır. Burada kaza nedeniyle yayanın, aracın sürücüsünün yada araç yolcusunun vefatı halinde geride kalan hak sahipleri bu tazminatı talep edebilecektir. Destekten yoksun kalma tazminatı, miras hukukuna bağlı bir tazminat olmadığı için vefat eden kişinin anne ve babası her halde bu tazminatı talep edebilecektir. Diğer taraftan ölen kişinin eşi, 18 yaşından küçük erkek çocuğu (üniversiteye gidiyorsa yaş daha yüksek), 22 yaşından küçük kız çocuğu (üniversiteye gidiyorsa yaş daha yüksek) ve aynı evde ikamet eden kardeşi bu tazminatı talep edebilecektir.

Sigorta Avukatı, yukarıda belirtilen kişilerin tazminat talep edebilmesi için her olayın oluş şekline ve kusurlu kişileri belirlemede dikkatli olmalıdır. Örneğin kendi kusur ile vefatına sebebiyet vermiş olan sürücünün desteğinden yoksun kalan kişilerin tazminat hakları yoktur. Ancak kaza 2015 yılından önce gerçekleşmişse bu kişiler tazminat talep edebilirler. Diğer taraftan destek tazminatı alabilecek kişiler arasında olsa bile vefat eden kişinin yakını, aracın sahibi olması halinde tazminat talep edemeyecektir.

Yine tazminat hesabında da dikkat edilmesi gereken birçok nokta bulunmaktadır. Bu sebeple Rize Sigorta Avukatı olarak gerekli tüm maddi olguların dikkatli bir şekilde araştırılması ve kazanın oluş tarihi dikkate alınarak hangi mevzuat hükümlerine göre hareket edilmesi hususlarında hassasiyet göstererek müvekkilimizin maksimum kazancı elde etmesini sağlamaktayız.

 

2) Geçici ve Sürekli İş Görmezlik Tazminatı

Sigorta Avukatı, yaralamalı trafik kazası meydana gelmesi halinde talep edebileceği en önemli tazminat kalemleri sürekli ve geçici iş görmezlik tazminatıdır. Bu tazminatlardan geçici iş görmezlik tazminatı, yaralanan kişinin kaza tarihi ile tedavi süresinin sonlanması tarihi arasındaki çalışamadığı süreleri kapsar. Sürekli iş görmezlik tazminatı ise zarar görenin, tedavisinin sonlanması tarihinden, olası yaşam süresinin sonuna kadar hesap edilecek sürelerdeki zararını kapsar.

Zarar gören kişi ev hanımı da olsa herhangi bir işte çalışmasa bile yine de tazminat hesabı yapılacaktır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre zarar gören kişi çalışmıyorsa kazanın gerçekleştiği tarihteki asgari ücretin net tutarı esas alınarak tazminat hesabı yapılacaktır. Sigorta şirketleri, zarar gören kişi asgari ücretin üzerinde gelir alsa bile bordrolarda zarar görenin aldığı maaş asgari ücret olarak gösterilmişse zarar hesabını asgari ücret üzerinden yapmaktadır. Ancak Yerleşik Yargıtay kararlarına göre zarar görenin, bordroda gösterilen maaşı asgari ücret olsa bile gerçekte asgari ücretin üzerinde maaş alıyorsa, gerçek maaşı esas alınarak tazminat hesabı yapılmalıdır. Dolayısıyla zarar görenin tazminatı, sigorta şirketi tarafından giderilmiş olsa bile zarar görenin bakiye tazminat hakkı da mevcut olabilecektir. Bu sebeple Trafik Kazası Avukatı tarafından gerekli incelemeler yapılarak bakiye tazminat hakkının mevcudiyetinin araştırılmasında fayda vardır. Ne kadar tazminat alırım? Sorusunun cevabı zarar gören kişinin yaşı, maaşı, esas alınacak yaşam tablosu, kusuru ve maluliyet oranı kriterlerine göre değişiklik gösterecektir.

 

3) Bakıcı Tazminatı

Sigorta Avukatı, yaralamalı trafik kazası meydana gelmesi halinde eğer zarar gören kişinin maluliyet oranı yüksek ise ve zarar gören, günlük aktivitelerini herhangi bir kişinin yardımı olmadan yapamıyorsa bakıcı gideri de talep edebilecektir. Kişinin bakıcı tazminatı talep edip edememesinin tespit edilmesi bakımından mahkemeler, dosyayı Adli Tıp Kurumuna gönderip, zarar gören kişinin bakıcıya ihtiyacı olup olmadığını tespit ettirmektedir. Raporun olumlu gelmesi halinde ise bakıcı tazminatı hesabı yapılmaktadır.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, zarar görenin, bakıcı tazminatı talep edebilmesi için bakıcı tutmasına gerek yoktur. Zarar gören, bakıcı tutmasa bile ailesinin bazı fertleri tarafından bakıcı ihtiyacının giderildiği varsayılarak tazminat hesabı yapılmakta ve tazminattan bir kısım indirim yapılmaktadır. Aleyhine dava açılacak kişilerin tespiti ve tazminat hesabında zarar görenin hak kaybı yaşamaması için Uzman Trafik Kazası Avukatı ndan yardım alınması önemlidir. Aksi halde zarar gören düşük tazminat almasının yanında aleyhine ikame ettiği kişilerin seçiminde hata yaparak tazminatı tahsil etmekte zorlanabilmektedir. Bu sebeple Rize Sigorta Avukatı olarak olası zararların önüne geçmek için itina ile dosyada araştırma yapmakta ve dosyanın tahsil kabiliyetini artırmaktayız.

 

4) Tedavi Gideri

Sigorta Avukatı, yaralamalı trafik kazası meydana gelmesi halinde eğer zarar gören özel hastanede tedavi görmüşse yada devlet hastanesinde tedavi görse bile SGK tarafından karşılanmayan giderleri varsa bu giderlerini SGK nın sorumlu olduğu kısımları SGK dan, diğer giderlerini ise sigorta şirketinden karşılayabilecektir.

Nitekim 6111 sayılı kanun ile yapılan değişiklik ile her ne kadar sigorta şirketlerinin tedavi giderleri kapsamındaki sorumluluğu sona ermişse de yerleşik Yargıtay kararlarına göre faturalı olmayan giderlerden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Nitekim bu kapsamda hastaneye gidiş için yapılan yol masrafları, tedavi süresince oluşan bakıcı giderleri, evde yapılan özel bakım giderleri, tedavi amaçlı beslenme giderleri, tedavi amaçlı barınma giderleri, tedavi amaçlı faturalandırılması mümkün olmayan diğer giderleri, (koltuk değneği, baston, SGK tarafından karşılanmayan ilaçlar vb.) sigorta şirketi karşılamak zorundadır. Açılacak davanın doğru kişilere açılması bakımından Trafik Kazası Avukatı ndan yardım alınması bu çerçevede önemlidir.

 

5) Manevi Zarar

Sigorta Avukatı, yaralamalı ve ölümlü trafik kazası meydana gelmesi halinde destekten yoksun kalan hak sahipleri ve yaralanan kişi lehine belirli miktarlarda manevi tazminat talep edebilmektedir. Bu miktar tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre mahkemece belirlenmektedir.

Sigorta Avukatı, manevi tazminatın tahsil kabiliyetini artırmak için karşı aracın kasko sigortasında yer alan ihtiyari mali sorumluluk sigortası klozunu incelemeli ve manevi tazminatın ne kadar karşılandığını incelemesi gereklidir. Aksi halde dava kazanılsa bile eğer araç sürücüsü ve sahibi üzerine herhangi bir malvarlığı yoksa icra yoluyla dosya tahsil edilemeyecek ve hak sahipleri yaptığı masraflardan dolayı zarara uğrayacaktır.

Trafik Sigortası yaptırmamanız halinde ne olur? sorusuna cevap için makalemizi inceleyebilirsiniz.

 

TRAFİK KAZASI TAZMİNAT DAVASI NASIL AÇILIR?

Sigorta avukatı Rize ‘de ikamet eden hak sahiplerinin davasını, trafik kazası başka şehirde meydana gelmiş olsa bile Rize Adliyesi’nde açabilir. Ayrıca kazanın meydana geldiği yer mahkemesi ve davalının bulunduğu yer mahkemesinde de davayı açabilir.

Sigorta avukatı, her olayın şartlarında göre davayı Sigorta Tahkim’de açabileceği gibi adliyede de açabilir. Burada önemli olan maddi olguların ne kadar lehe olduğudur. Sigorta Tahkim’e yapılan başvurularda tanık dinlenmediğinden dolayı zarar gören kişi eğer bordroda yazılandan daha fazla maaş alıyorsa Sigorta Tahkim, resmi belgeyi esas alarak asgari ücret üzerinden yapacağı hesaplama ile hak sahibinin zarara uğramasına neden olabilecektir. Bunun gibi eldeki veriler Trafik Kazası Avukatı tarafından iyi değerlendirilerek davanın nerede açılacağına karar verilmelidir.

Sigorta Avukatı, kaza tespit tutanağındaki kusur durumu, ceza dosyası, zarar görenin maaşı, maluliyet durumu ve zarar görenin olaydaki yerini göz önüne alarak trafik kazası tazminat hesaplaması yaparak hak sahiplerinin ne kadar tazminat alacağını hesaplamalıdır.

Rize ve çevre iller olan Gümüşhane, Trabzon, Giresun, Erzincan, Ordu ve Artvin başta olmak diğer illerde kaza geçirmişseniz yada ikamet ediyorsanız Rize sigorta avukatı yardımı ile trafik kazası sebebiyle tazminat davası açabilirsiniz.

Sigorta avukatı tarafından olayın oluş şekline göre destekten yoksun kalma tazminatı (halk arasındaki ismi ile ölüm tazminatı, kan parası, sürekli ve geçici iş görmezlik tazminatı (halk arasındaki ismi ile yaralanma tazminatı), aracın değer kaybı, kazanç kaybı, aracın kullanılamaması nedeniyle uğranılan zarar ası altında trafik kazası tazminat davası açabilecektir.

 

KASKO SİGOTASI ARAÇ HASARI DAVASI NASIL AÇILIR?

Sigorta avukatı, kasko sigortacısının aracın hasar bedelini ödemediği durumlarda aracın hasar bedelini ödemeyen sigorta şirketi aleyhine dava açabilecektir. Ancak burada sigorta şirketinin neden araç hasar bedelini ödemediğinin tespiti önemlidir. 

Kasko sigortası genel şartlarında aracın hasara uğraması halinde bazı durumlar teminat dışı bırakılmıştır. Bunları kısaca sıralamak gerekirse; 

  • Savaş, her türlü savaş olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, çarpışma (Savaş ilan edilmiş olsun olmasın), iç savaş, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği inzibati ve askeri hareketler nedeniyle meydana gelen zararlar
  • Sürücü belgesinin olmayan sürücü tarafından meydana gelen zararlar,
  • Aracın alkol veya uyuşturucunun etkisinde sevki halinde meydana gelen zararlar,
  • Sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı aracın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar,
  • Aracın kendi gücü ile girip çıkacağı ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler dışında, kara, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında uğrayacağı zararlar, 
  • Aracın ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşıması sırasında meydana gelen ve münhasıran aracın istiap haddinin aşılmasından kaynaklanan zararlar, 
  • Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere ehliyetsizlik ve uyuşturucu yada alkollü olarak aracın sevki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması halinde meydana gelen zararlar,

Hallerinde sigorta şirketi, aracın hasar tazminatını ödemeyecektir.

Ancak yukarıda sayılan hallerin tek başına meydana gelmesi araç hasarının kesinlikle teminat dışında kalacağı anlamına gelmeyecektir. Burada trafik kazası avukatı, örneğin alkol sebebiyle meydana gelen kazanın salt alkolün etkisinde meydana gelip gelmediğini araştırması gerekecek, eğer kaza salt alkolün etkisinde meydana gelmediyse sigorta şirketine dava açabilecektir.

Sigorta şirketi tarafından diğer bir aracın hasarını ödememe sebebi ise aracın kazanın oluş şekli ile uyumsuz olmasıdır. Diğer bir ifade ile şüpheli hasar halinde sigorta şirketi aracın zararını ödemeyecektir. Ancak unutmamak gerekir ki burada uyumsuz hasar iddiasında bulunan sigorta şirketi iddiasını ispatla mükelleftir. Araç hasarının başka bir sebepten meydana geldiğini sigorta şirketi ispatlayamazsa aracı hasar gören araç sahibi davayı kazanacaktır.

Yukarıda sayılanlardan ayrı olmak üzere kasko sigorta şirketi bazı farklı hallerde de araç hasarının tazminatını ödemeyebilir. Bu durumda trafik kazası avukatı na yapacağınız başvuru ile zararınızı sigorta şirketinden talep edebilirsiniz.

 

sigorta avukatı trabzon

Rize Sigorta Avukatı Ücretleri 2022 Yılında Ne Kadar?

Sigorta avukatı ücretleri 2022 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenmektedir. Sigorta alanında uzman avukat ücretleri 24.11.2020 tarihli 31314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Üçüncü Kısım” da yazılmıştır.

2022 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) üçüncü kısmına göre sigorta avukatı ücreti dava sonunda alınacak tazminata göre değişecektir.

Ancak en düşük ücret;

Tüketici Mahkemesinde açılan davalar için; 2.550,00-TL

Diğer Mahkemelerde açılan davalar için 5.100,00-TL dir.

Tazminat miktarının yüksek olmasında ise alınacak ücret %12 ile %25 arasında değişmektedir. 

Her baronun kendi hazırladığı Tavsiye Edilen Avukatlık En Az Ücret Tarifesi de uygulanabilir. En iyi sigorta avukatı Rize'de Rize Barosu’nun hazırladığı tarifeden az olmamak üzere ücret talep edebilir.

Rize Sigorta Avukatı Ücretini Kim Öder?

Rize sigorta avukatı ücretini hem kendi müvekkilinden hem de karşı taraftan alabilecektir. Ancak bu durum davanın kazanılma yada kaybedilme durumuna göre değişecektir. Şöyle ki;

Avukatlık kanununa göre Rize sigorta avukatı, davayı alırken asgari ücret tarifesinin altında kalmamak kaydıyla müvekkilinden ücret almalıdır. Burada geçen müvekkil vekalet ücretini her avukat almak zorundadır. Ayrıca avukatlık kanununa göre davanın kazanılması halinde Rize sigorta avukatı lehine mahkemece vekalet ücretine hükmedilecektir. Bu ücret de Rize sigorta avukatı tarafından karşı taraftan tahsil edilecektir.

Yani özetle; Rize sigorta avukatı tarafından; davanın kazanılması halinde hem müvekkilden hem de karşı taraftan, davanın kaybedilmesi halinde ise sadece müvekkilden ücret alınabilecektir.

Rize Sigorta Avukatı Arama

Rize sigorta avukatı, Rize barosuna kayıtlı avukatlardan iş hukuku ile ilgilenen avukatlar arasından seçilebilir.

Rize Sigorta Avukatı İletişim

Rize sigorta avukatı olarak tarafımıza; TEL: (0462) 261 29 61 veya Eposta: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. üzerinden ulaşabilirsiniz.

Rize Tazminat Davası Avukatı

Rize tazminat davası avukatı olarak, sözleşmeden yada haksız eylem veya fiillerden kaynaklanan tazminatları, öncelikle arabuluculuk yoluyla, anlaşma sağlanamaz ise tazminat davası açarak elde etmekteyiz. Tazminat davalarının temelini oluşturan maddi ve manevi tazminat davaları, Rize tazminat davası avukatı olarak baktığımız en temel davalardandır. Ancak maddi ve manevi tazminat alacakları kendi içerisinde birçok dala ayrılır. Bu sebeple Rize tazminat avukatı olarak, bu makalemizde baktığımız bir kısım tazminat davalarını sistematik olarak kısaca açıklayacağız.

MADDİ TAZMİNAT NEDİR?

Yukarıda da belirttiğimiz sözleşmeye aykırılık hallerinin oluşması yada haksız bir eylem sonucunda kişinin zarara uğraması hallerinde maddi tazminatın talep edilmesi mümkündür. Maddi tazminatın birçok çeşidi vardır. Bunları Türk Borçlar Kanunu gereğince sınıflandırmak gerekirse, sözleşmeden ve haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Sözleşmeden Kaynaklanan Maddi Tazminat Durumları Nelerdir?

Uygulamada en fazla rastlananlar;

  • İş sözleşmesinden kaynaklanan, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, ayrımcılık tazminatı ve ölüm tazminatı,
  • Kişiler arasındaki sözleşmelerden kaynaklanan ve edimin geç veya gereği gibi yerine getirilmemesi sebebiyle oluşan menfi ve müspet zarar tazminatı,
  • İşverenin sorumluluğu kapsamındaki iş kazası nedeniyle tazminat,
  • Hastane yada doktorun yanlış tedavi uygulaması nedeniyle tazminat,

Sözleşmeden kaynaklanan maddi tazminatlara örnek olarak gösterilebilir.

Haksız Fiilden Kaynaklanan Maddi Tazminat Durumları Nelerdir?

TBK m. 49 uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Ayrıca zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür” yönündeki düzenleme ile haksız fillin bir eylem sonucunda ortaya çıktığı düzenlenmiştir. Yapılan eylem nedeniyle eylem sahibinin kusurlu olması gerekir. Bu kusur ise bir kanun maddesine aykırılık yada ahlaka aykırılıktan kaynaklanır.

Bu kapsamda uygulama en fazla rastlanan haksız fiile ilişkin maddi tazminat durumları ise şu şekilde sıralanabilir;

  • Trafik kazaları nedeniyle oluşan maddi yada cismani zarardan kaynaklanan destekten yoksun tazminatı, sürekli iş görmezlik tazminatı, geçici iş görmezlik tazminatı, tedavi gideri tazminatı, bakıcı gideri tazminatı, araç hasarı tazminatı, araç değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı ve aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan zararın tazminatı,
  • Haksız işgal yada el atma nedeniyle oluşan ecrimisil tazminatı
  • İş kazalarında işveren dışındaki diğer kişilerin kusuru sebebiyle oluşan cismani zarar nedeniyle tazminat,
  • Boşanma sebebiyle kusurlu eş aleyhine hükmedilecek maddi tazminat,
  • Yaralama yada öldürme eylemi sebebiyle oluşan maddi tazminat,

Haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminatlara örnek olarak gösterilebilir.

Kanundan Kaynaklanan Maddi Tazminat Halleri Nelerdir?

Bazı maddi tazminatlar ne sözleşmeden ne de haksız fiilden kaynaklanır. Kanun maddesinde yer alan düzenleme ile sorumluluk öngörülebilir. Buna örnek olarak;

  • Kişinin ceza mahkemesinde beraat etmesi halinde gözaltında yada tutuklulukta kaldığı sürede uğradığı maddi kayıpları devlet tarafından tazmin edilir.

Maddi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Ölüm nedeniyle oluşan maddi tazminat mahkemelerce kabul edilmiş olan yaşam tabloları esas alınarak;

  • Vefat eden kişinin yaşı ve bakiye ömrü,
  • Geride kalan hak sahiplerinin yaşı ve bakiye ömrü,
  • Vefat eden kişinin geliri,
  • Zarara sebep olan kişilerin kusuru,

Dikkate alınarak hesaplama yapılır.

Yaralama nedeniyle maddi tazminat ise yaralamanın kişi üzerinde kalıcı olup olmadığı, diğer bir ifade ile maluliyetin bulunup bulunmadığına göre değişecektir. Maluliyetin bulunması halinde yukarıda belirtilen koşullar esas alınarak kişinin ömür boyu çekeceği bu maluliyet sebebiyle zararı hesaplanır.

Ancak eğer yaralama kalıcı değilse tedavi süresince hesaplanacak maddi tazminat ile kişinin zararı giderilecektir.

Sözleşme nedeniyle oluşan maddi zararda ise kanun hükümleri ve güncel içtihatlar esas alınarak kişinin zararı hesaplanacaktır.

Son olarak kişinin ceza mahkemesi kararı ile beraat etmesi nedeniyle oluşan zarar ise kişinin tutuklu yada gözaltında kaldığı süre ve gelir durumu dikkate alınarak hesaplanacaktır.

 

MANEVİ TAZMİNAT NEDİR?

TBK m. 56 da yer alan Manevi tazminat düzenlemesine göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”

Ayrıca TBK m. 58 e göre “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Yönündeki düzenlemelerdeki durumlara göre kişiler manevi tazminat talep edebilecektir.

Madde metninde yer alan bedensel bütünlük sadece yaralama ve ölüm hali olarak algılanmamalıdır. Bu kapsamda kişinin psikolojik olarak sarsılması da bedensel bütünlüğün ihlali niteliğindedir.

Manevi Tazminat Gerektiren Durumlar Nelerdir?

Yukarıda yer alan maddi tazminat gerektiren hallerden yaralama ve ölüme yönelik durumlarda manevi tazminata da hükmedilecektir. Ayrıca yukarıdakilerle sınırlı olmamak üzere kişinin sadece ruh halini zedeler eylemlerde de manevi tazminata hükmedilecektir. Buna örnek olarak;

  • Hakaret ve/veya iftira yada sürekli kişinin rahatsız edilmesi nedeniyle oluşan manevi zarar

Örnek olarak gösterilebilir.

Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

İlgili mevzuat hükümleri ve Yargıtay kararlarına göre manevi tazminatın miktarı konusundaki takdir yetkisi mahkemelerdedir. Ancak belirtilen takdir yetkisi sınırsız değildir. Buna göre hakim aşağıda yer alan kriterleri değerlendirerek uygun bir manevi tazminata hükmedebilecektir.

  • Tarafları sosyal ve ekonomik durumları,
  • Maddi tazminatın miktarı,
  • Yapılan eylemin ağırlığı

 

Rize Tazminat Davası Avukatı Ücreti

Rize tazminat davası avukatı ücreti, her bir davanın niteliğine göre değişkenlik gösterecektir. Davanın sözleşmeden mi? Yoksa haksız fiilden mi? kaynaklandığı Rize tazminat davası avukatı tarafından değerlendirilip, davanın başında yada sonunda kararlaştırılacak bir miktar ile taraflar avukatlık ücreti konusunda anlaşma yapabilecektir.

 

Rize Tazminat Davası Avukatı Ücretini Kim Öder?

Rize tazminat davası avukatı ücretini hem kendi müvekkilinden hem de karşı taraftan alabilecektir. Ancak bu durum davanın kazanılma yada kaybedilme durumuna göre değişecektir. Şöyle ki;

Avukatlık kanununa göre Rize tazminat davası avukatı, davayı alırken asgari ücret tarifesinin altında kalmamak kaydıyla müvekkilinden ücret almalıdır. Burada geçen müvekkil vekalet ücretini her avukat almak zorundadır. Ayrıca avukatlık kanununa göre davanın kazanılması halinde Rize tazminat davası avukatı lehine mahkemece vekalet ücretine hükmedilecektir. Bu ücret de Rize tazminat davası avukatı tarafından karşı taraftan tahsil edilecektir.

Yani özetle; Rize tazminat davası avukatı tarafından; davanın kazanılması halinde hem müvekkilden hem de karşı taraftan, davanın kaybedilmesi halinde ise sadece müvekkilden ücret alınabilecektir.

 

Rize Tazminat Davası Avukatı Yüzde Kaç Alır?

Daha önce de belirttiğimiz üzere Rize tazminat davası avukatı, müvekkili ile davanın başında yada sonunda çıkacak tazminat üzerinden ücret konusunda anlaşabilir.

Eğer Rize tazminat avukatı ile yapılan anlaşma gereğince davanın sonunda çıkan tazminattan pay alınacağı kararlaştırılmış ise Avukatlık kanununda yüzde kaç alınacağı düzenlenmiştir. Buna göre Rize tazminat avukatı, %10 ila %25 arasında ücret talep etme hakkı vardır. %25 üzerinde yapılan ücret anlaşmaları avukatlık kanununa göre geçersiz olacaktır.

 

Rize Tazminat Davası Avukatı İletişim

Rize tazminat davası avukatı olarak tarafımıza; TEL: (0462) 261 29 61 veya Eposta: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. üzerinden ulaşabilirsiniz.

 

Rize Miras Avukatı

Rize miras avukatı olarak, Söz Hukuk & Arabuluculuk & Danışmanlık, Rize ’de avukatlık hizmeti sunduğu uzmanlık alanlarından birisi de miras avukatlığıdır.

Deneyimli avukatları ile miras davalarında müvekkillerine birçok kazanımlar elde ettirmiştir. Miras davalarının esasını etkileyen vasiyetname, sözleşmeler menkul ve taşınmaz kayıtlarını, fiili durumları ve diğer delilleri sistematik ve etkin olarak arazi davalarında kullanan Rize miras avukatı kadrosu ile önemli başarılar elde etmiştir.

Bu makalemizde, miras avukatları olarak baktığımız; ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davasını, mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasını, mirasta saklı pay (tenkis) davasını, mirasın reddi davasını, mirasın hükmen reddi davasını, mirasta mal paylaşımı davasını ve miras terekesinin tespiti davasını kısaca açıklayacağız.

Ayrıca miras avukatı olarak; miras taksim sözleşmelerinin hazırlanması, vasiyetname düzenlenmesi, mirasçılık belgesinin alınması, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin hazırlanması, mirastan feragat sözleşmesinin hazırlanması hususlarına değineceğiz.

Miras Avukatı Olarak Baktığımız Davalar;

  • Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası,
  • Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davası,
  • Mirasta saklı pay (tenkis) davası,
  • Mirasın reddi davası,
  • Mirasın hükmen reddi davası,
  • Mirasta mal paylaşımı davası,
  • Miras terekesinin tespiti davası,
  • Mirasta denkleştirme (mirasta iade) davası
  • Mirasın reddi kararının iptali davası,
  • Mirastan feragat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti davası,
  • Vasiyetnamenin iptali davası,
  • Miras taksim sözleşmesinin iptali davası
  • Miras ortaklığına (terekeye) temsilci atanması davası,
  • Miras sebebi ile istihkak davası,
  • Elbirliğiyle mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davası,

Miras avukatları olarak en çok karşılaşılan, takip ettiğimiz ve uzman olduğumuz davalar arasındadır.

Miras Avukatı Olarak Danışmanlık Verdiğimiz Hizmetler

  • Miras taksim sözleşmelerinin hazırlanması
  • Vasiyetname düzenlenmesi,
  • Mirasçılık belgesinin alınması,
  • Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin hazırlanması,

Miras avukatı olarak müvekkillerimize usulüne uygun olarak belgelerin düzenlenmesi için danışmanlık ve takip hizmeti sunmaktayız.

Yasal ve Atanmış Mirasçı Kimdir?

Mirasçı kimdir? sorusu, miras hukukunun temelini oluşturan ve uyuşmazlıkların çözümünde temel olarak tespiti zorunlu olan kavramlardandır. Miras avukatı olarak mirasçıların kimler olduğunu tespit ederek davaların bu kişilere yönlendirilmesi gerekmektedir.

a ) Yasal Mirasçı

Miras bırakanın kan hısımları, eşi, evlatlığı ve evlatlığının altsoyu yasal mirasçılar arasındadır. Buna göre kan hısımları, hukukumuzda birinci, ikici ve üçüncü dereceden mirasçılar olarak üçe ayrılmaktadır. Her bir derecede mirasçı kalmaz ise miras bir sonraki derecedeki mirasçılara geçecektir. Miras bırakanın altsoyu birinci derece, anne-baba ve altsoyu ikinci derece ve büyük anne – büyük baba ve altsoyu ise üçüncü derece mirasçılardandır.

b ) Atanmış (İradi) Mirasçı  

Miras bırakanın yukarıda sayılanlar dışında üçüncü bir kişiyi de kendisine mirasçı olarak ataması mümkündür. Bu durumda miras bırakan, tek taraflı düzenleyeceği vasiyetname ile yada miras sözleşmesi ile üçüncü bir gerçek yada tüzel kişiyi kendisine mirasçı olarak atayabilir.

Mirasçı kimdir sorusunun cevabını verdikten sonra miras davalarından en sık görünenlere kısaca aşağıda değineceğiz.

Ortaklığın Giderilmesi Davaları

Miras bırakanın terekesinde bulunan taşınır ve taşınmaz mallar, miras bırakanın ölümü ile beraber mirasçılara geçer. Mirasçılar ise mevzuat gereğince bu mallar üzerinde elbirliğiyle mülkiyet sahibi olurlar.

Elbirliğiyle yada paylı mülkiyete konu hisseli taşınır yada taşınmazın, mirasçılardan bir yada birkaçı tarafından herhangi bir sebep göstermesine gerek olmaksızın aşınır yada taşınmaz malın mümkünse paylar oranında paylaşılmasını yada icra vasıtasıyla satılmasını istemesi ortaklığın giderilmesinin konusudur.

Bu dava, dava açmamış olan mirasçılara karşı açılır. Açılan davada mahkeme, taşınmazın paylar oranında bölünüp bölünemeyeceğini ve taşınmazın üzerindeki muhdesatlarla beraber değerini inceler. Eğer arazi üzerindeki muhdesatlar sadece bir yada birkaç hisse sahibi tarafından inşa edilmişse, bu durumda tarafların kabul etmemesi üzerine muhdesatın aidiyeti davasının açılması gereklidir.

Hem dava mirasçıların hem de taşınmazın satılmasını istemeyen davalı mirasçıların bu davalarda uzman Rize miras avukatı ile davalarını yürütmeleri elzemdir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davaları

Muris muvazaası diğer bir ifade ile miras bırakanın mirastan mal kaçırması, miras bırakan konumunda olacak kimsenin, bir yada birden fazla mirasçısını, miras olarak kalacak mallardan yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya diğer bir sözleşme ile üçüncü bir kişiye devretmiş olarak göstermesidir.

Diğer bir ifade ile miras bırakanın, ölümünden önce sahip olduğu malları, mirasçılarından kaçırmak amacıyla diğer bir mirasçı yada üçüncü bir kişiye karşılıksız olarak devretmesidir. Bu halde saklı paya sahip olan mirasçılar, açacakları tenkis (saklı pay) davası ile miras bırakandan kalan malları talep edemeyecektir.

Açılan davalarda Yargıtay, mahkemece temel olarak ekonomik anlamda bazı hususların incelenerek yapılan işlemin gerçek olup olmadığını yani muvazaalı olup olmadığının incelenmesini ister. Bunlar;

  • Temlik tarihinde miras bırakanın ekonomik durumunun iyi olup olmadığı,
  • Miras bırakanın malı satma ihtiyacının olup olmadığı,
  • Mal devrinde gösterilen rakam ile satış tarihindeki malın değeri arasında fahiş bir fark olup olmadığı,
  • Malı devralanın böyle bir ekonomik gücünün olup olmadığıdır.

Sadece bunlarla sınırı olmaksızın malın kime devredildiği ve taraflar arasındaki ilişki de muvazaanın olup olmadığını belirlemek için büyük öneme sahiptir.

Mirasta Saklı Pay (Tenkis) Davaları

Yukarıda yer alan muris muvazaası davası ile saklı pay davası iç içe geçmiş davalardandır. Mirasçılar, Rize miras avukatı aracılığıyla açtığı davalarda öncelikle muris muvazaası nedeniyle kötü niyetli devredilmiş malların terekeye iadesini, bunun mümkün olmaması halinde saklı payın ihlal edilmiş olması nedeniyle payın devrini talep ederler. Ancak burada saklı pay davasının açılabilmesi için mirasçının saklı payının ihlal edilmiş olması gerekmektedir.

TMK 565. Maddesinde düzenlenmiş olan Tenkis (saklı pay) hususu;

Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:

-  Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,

- Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,

- Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,

- Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar.

Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır.

Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.

Yukarıda yer alan durumların söz konusu olması halinde saklı payı ihlal edilmiş olan mirasçılar, Rize miras avukatı aracılığıyla tenkis davası açabilecektir.

Mirasın Reddi Davaları

Miras bırakanın ölümü ile mümkün olan mirasın reddi, diğer bir ifadeyle reddi miras; miras bırakanın ölümü ile mirasçı olan yasal ve atanmış mirasçıların, miras bırakanın tüm mallarını ve borçlarını kül halinde reddetmesidir.

Reddi miras hakkında sadece yasal ve atanmış mirasçılar sahiptir. Miras bırakanın ölümü anında miras bırakanın malvarlığı kendiliğinden mirasçılara geçeceğinden dolayı mirasçılar, başkaca bir işlem yapmasına gerek kalmaksızın mirasa hak kazanacaktır. Ancak mirasın istenmemesi halinde reddi miras hakkı kullanılabilir.

MK m.609’a göre Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.

TMK 612 uyarınca mirasın reddi hakkı sadece en yakın mirasçılar için geçerlidir. Çocukların mirası reddetmesi halinde torunun mirası reddetme hakkı yoktur.

Rize miras avukat ile mirasın reddinin, miras bırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren üç aylık süre içinde yapılması gerekir.

Mirasın Hükmen Reddi Davaları

Mirasın hükmen reddi davası, mirasın reddinden farklı olmak üzere herhangi bir süreye tabi olmaksızın yapılabilir. Ancak burada mirasçılar, mirasa konu mallar üzerinden tasarruf ederlerse bu durumda artık mirasın hükmen reddini talep edemezler.

Uygulamada genellikle miras bırakanın borcu sebebiyle mirasçıya icra takibi yada dava açılması durumunda bu yola başvurulur. Bu halde mirasçılar, Rize miras avukatı aracılığıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, alacaklılar davalı gösterilmek suretiyle mirasın hükmen reddi davası açabilirler.

Mahkemece, miras bırakanın aktif ve pasifleri tespit edilip alınacak bilirkişi raporu ile mirasın borca batık olup olmadığı tespit edilecektir. Bu yönüyle ileri sürülecek delil ve iddialar önemli olduğundan dolayı bu davanın Rize miras avukatı aracılığıyla açılması elzemdir.

Mirasta Mal Paylaşımı Davaları

Mirasbırakanın terekeye dahil mallarının mirasçılar tarafından nasıl paylaşılacağı hususu çoğu zaman sıkıntılı bir durumdur. Bu sebeple TMK 642 maddesi uyarınca mevzuatımızda birden fazla paylaşım yolu öngörülüştür. Buna göre;

Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.

Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.

Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.

Uygulamada mirasın paylaşılması davası ile izale-i şüyu (ortaklığın giderilmesi) davası birbiri ile karıştırılmaktadır. Aralarındaki en önemli fark ise izale-i şüyu,  hem paylı mülkiyet hem de elbirliğiyle mülkiyet için istenebilecek iken mirasın paylaşılması davasında elbirliğiyle mülkiyetin sona erdirilmesi talep edilmektedir. Diğer taraftan mirasın paylaşılması davasında terekenin tamamı tespit edilebilecek ve tamamı yönünden paylaşmaya hükmedilebilecektir.

Tek bir mirasçı tarafından Rize miras avukatı ile açılabilecek olan mirasın paylaşılması davasında mirasçı, terekenin tümünün paylaştırılmasını talep edebileceği gibi belirli malların da paylaştırılmasını talep edebilir. Miras bırakanın bankada bulunan parasının tek başına paylaşımı bu dava ile talep edilmesi mümkündür.

Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi

Miras bırakanın ölümü ile beraber mirasçılar mallar üzerinde el birliği ile mülkiyete sahip olurlar. Bu yönüyle her bir mirasçının payı tam olarak belli olmadığından dolayı mirasçılar kendi payları üzerinde serbestçe tasarruf edemezler. Bu sebeple mirasçılardan bir yada birkaçı, tasarruf edebilecekleri paylarını elde etmek için elbirliğiyle mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesini talep edebilirler.

Uygulamada genellikle Rize miras avukatı ile bankadaki paraların en hızlı şekilde paylaşılması amacıyla bu dava açılır.  Yukarıda da belirtildiği üzere bankadaki paranın çekilebilmesi için bütün mirasçıların rızası gerekmektedir. Bunun mümkün olmaması halinde bankadaki para üzerindeki mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesi, dava yolu ile bankadaki paranın bölüştürülmesi halinde bankaya gittiğinizde payınıza düşen parayı alabileceksiniz.

Vasiyetnamenin Düzenlenmesi

Vasiyetname, miras bırakacak olanın hayatta iken, ölümü halinde mirasının kime hangi oranda kalacağını düzenleyen ölüme bağlı tasarruf türüdür. Buna göre mirasbırakan tarafından vasiyetnamenin düzenlenmesi halinde miras bırakanının ölümü artık vasiyetname geçerlilik kazanacaktır. Vasiyetnamenin üç türlü düzenlenebilmesi mümkündür. Bunlar;

  • Resmi Vasiyetname
  • El Yazılı Vasiyetname
  • Sözlü Vasiyetname

a ) Resmî Vasiyetname:

Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Mirasbırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir. Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır. Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir.

Okuma Bilmeyen Kişi Vasiyetname Yapabilir Mi?

Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.

Vasiyetnamede Kimler Tanık Olamaz?

Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar.

Vasiyetnamede Tanıklara ve Tanıkların Akrabalarına Mal Bırakılabilir Mi?

Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.

Resmî vasiyetnameyi düzenleyen memur, vasiyetnamenin aslını saklamakla yükümlüdür.

b ) El Yazılı Vasiyetname;

El yazılı vasiyetnamede, vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilmesi zorunludur. Ayrıca bilgisayarda yazılı vasiyetname geçersizdir. Bu sebeple mirasbırakanın, başından sonuna kadar el yazısıyla vasiyetnameyi yazması ve imzalaması gerekmektedir.

El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere notere veya sulh hâkimine bırakılabilir.

c ) Sözlü Vasiyetname;

Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir.

Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.

Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okuryazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.

Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler.

Önemle belirtmek gerekir ki, mirasçılar tarafından vasiyetnamenin iptali mümkündür. Bu durumda mirasçılar, Rize miras avukatı aracılığıyla açacakları vasiyetnamenin iptali davasında mevzuatta yer alan belirli koşulların oluştuğunu ileri sürerek davayı kazanabilirler.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi

Sözleşmenin kendi adında da anlaşılacağı üzere kişinin, üçüncü bir kişi ile kendisini bakması ve kişisel ihtiyaçlarını gidermesi için karşılıklı olarak imzalanan sözleşmedir.

TBK’nın 611.maddesinde şöyle verilmiştir: “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.”

Yani bir taraf, karşı tarafı gereğince bakıp gözetmeyi üstlenmiş iken diğer taraf malvarlığının belirli bir kısmını diğer tarafa geçirmeyi edim olarak yüklenmiştir. Bu durumda malvarlığının devri, sağlararası işlemle yapılabileceği gibi, ölüme bağlı tasarrufla da yapılabilir. Eğer edim sağlararası bir işlem ile yerine getirilmiş ise artık sözleşme miras hukuku açısından nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Bu durumda sözleşmeye miras sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır.

Bu sözleşme sözlü olarak yapılsa bile, tanıkla ispat edilmesi koşulu ile muris muvazaası davası reddedilecektir.

Rize Miras Avukatı Ne İş Yapar?

Rize miras avukatı, kişi henüz sağ iken gerekli düzenlemelerin yapılarak ileride çıkacak uyuşmazlıkların önüne geçmek için danışmanlık ve eğer kişi ölmüşse yapılan mal paylaşımındaki hukuki uyuşmazlıkların çözümlenmesinde mirasçılara ve üçüncü kişilere yardımcı olacaktır.

Yukarıda kısaca değinilen hususlar dışında mirasbırakan yada mirasçılar arasında bir çok uyuşmazlık çıkabilecektir. Bu Rize miras avukatı ile uyuşmazlığın temeli saptanmalı ve en uygun ve ucuz çözüm yolu seçilerek dava açılmalıdır.

Tecrübeli miras avukatı ile davanın en hızlı şekilde yürütülmesi ve uzun süren süreçlerden sakınılması mümkündür. Deneyimli miras avukatı, açılan davalar ve çözülen uyuşmazlıklar ile tecrübe kazanır. Dolayısıyla hak kayıplarının yaşanmaması adına Rize miras avukatı ile dava açılması ve gerekli desteğin alınması bu yönüyle önemlidir.

Rize Miras Avukatı ile Dava Masrafları

Rize miras avukatı ile dava açılması halinde miras avukatı tarafından dava masrafları öncesinde tarafınıza bildirilir. Bildirilen masrafların miras avukatına ödenmesi halinde miras avukatı gerekli araştırmalarını yapmış ise hemen miras davasını açabilecektir.

Her davanın niteliği farklı olduğundan dolayı alınması gereken harç da farklı olacaktır. Bu sebeple dava açmadan önce harç ve dava masraflarının ne kadar olacağı hususunda Rize mirası avukatına danışılması daha uygun olacaktır.

Rize Miras Avukatı Ücreti

Miras avukatı ücretleri, değişkenlik göstermekle beraber yayımlanmış olan asgari ücret tarifesinden aşağı bir ücret olamayacaktır. Ayrıca her davanın da niteliği farklı olduğundan dolayı miras avukatı ücreti her davanın kapsamında göre değişecektir.

Rize Miras Avukatı Arama

Rize miras avukatı, Rize barosuna kayıtlı avukatlardan miras hukuku ile ilgilenen avukatlar arasından seçilebilir.

Rize Miras Avukatı Hangi Mahkemede Dava Açar

Davanın niteliğine göre Rize miras avukatı tarafından, sulh hukuk mahkemesi yada asliye hukuk mahkemesinde dava açılabilecektir.

Rize İş Hukuku Avukatı

Rize İş hukuku avukatı, işçi ile işveren arasındaki alacak davaları, işe iade davaları, iş kazasından nedeniyle tazminat davaları, işçi çalıştıran şirketlerin işçilere ait belgelerin düzenlenmesi, sigortasız çalıştırma nedeniyle hizmet tespit ve sigorta başlangıç tespiti davaları konularındaki uyuşmazlıkların çözümünde başvurulması gereken avukattır.

Rize iş hukuku avukatı olarak faaliyet gösteren avukatlık büromuz; gerek işçilerin,

  • İşten çıkış işlemleri kapsamındaki ihtar işlemleri,
  • Arabuluculuk işlemleri,
  • Alacak, tespit ve tazminat davaları,

Gerekse işverenlerin;

  • İşçilerinin, iş sözleşmesinin ve diğer gerekli belgelerin düzenlemesi işlemleri,
  • İşçilerin usulüne uygun işten çıkış işlemleri,
  • Arabuluculuk ve dava işlemleri

Konularındaki ihtiyaçlarına göre danışmanlık, arabuluculuk ve avukatlık hizmeti sunmaktadır.

 

Rize İş Hukuku Avukatı Dava Vekilliği Hizmetleriz

İş hukuku, sadece 4857 sayılı İş Kanunu ile sınırlı olmaksızın birçok kanun ve yönetmeliği ilgilendirmektedir. Bu kapsamında birçok detaya sahip İş Hukuku dalında Rize iş hukuku avukatı ndan yardım alınması oldukça önemlidir.

Büromuzun, iş mahkemesi avukatı olarak baktığı davalar arasında;

  • İş Kazaları ve Meslek Hastalığı Davaları
  • Kıdem Tazminatı Alacağı Davası
  • İhbar Tazminatı Alacağı Davası
  • Fazla Mesai Alacağı Davası
  • Ulusal Bayram Genel Tatil Alacağı Davası
  • Hafta Tatili Alacağı Davası
  • İşe İade Davası
  • Hizmet Tespit Davası
  • Sigorta Başlangıç Tespiti Davası
  • Toplu İş Sözleşmelerinden Kaynaklanan Davalar

Rize İş Hukuku Avukatı Dava Dışı Hizmetlerimiz

  • İşçinin İşten Ayrılırken Tazminata Hak Kazanarak Sözleşmesinin Feshi
  • İşçinin İşten Çıkış İşlemlerinin Usulüne Uygun Yapılması,
  • Arabuluculuk Toplantılarına Taraf Vekili Olarak Katılım Hizmetleri
  • İşçi ve İşveren Arasındaki Uyuşmazlığın Arabulucu Olarak Çözümlenmesi
  • İşçi Sözleşmelerinin Ve Diğer Evrakların Usulüne Uygun Düzenlenmesi
  • İş Sağlığı Ve Güvenliği Hususunda Danışmanlık
  • İşveren Şirket Danışmanlığı

Rize İş hukuku Avukatı olarak büromuza gelen müvekkillerimize, uzman kadromuz ve uzun yıllara dayanan deneyimimiz ile gerekli hukuki bilgilendirmeyi yaparak Rize iş hukuku avukatları ile gerekli hizmeti sağlamaktayız.

İşçi hakları konusunda yaptığımız akademik çalışmalara dayanarak tüm dava ve uyuşmazlık takibini uzman iş hukuku avukatlarımız tarafından sağlamaktayız. Ayrıca yine Rize işveren avukatı olarak birçok şirkete danışmanlık hizmeti vermiş işveren avukatlarımız ile gerekli tüm desteği işverenlerimize sağlamaktayız.

Özellikle iş hukuku gibi önemli bir alanda açılan davalarda ve dava dışı işlemlerde, iş hukuku avukatı tarafından gerekli destek ve bilgilendirme sağlanmazsa işçi ve işveren önemli hak kayıplarına uğrayabilir. Bu sebeple iş hukukunda uzman avukatlar ile beraber çalışmak işçi ve işverenlere önemli avantaj sağlayacaktır.

 

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Tazminat Davaları

Mevzuatımızda işçilerin, iş kazası ve meslek hastalığı geçirmemesi amacıyla kabul edilmiş gerekli iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. İşverenlerin mevzuatımızda kabul görmüş iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin gerekli tedbir ve eğitimi işçilerine vermemesi nedeniyle her gün yüzlerce işçi iş kazası geçirmekte ve meslek hastalığına yakalanmaktadır. İş kazası avukatı bu anlamda gerek iş kazası ve meslek hastalığı geçirmiş işçilere gerekse işverenlere gerekli hukuki desteği sağlayarak iş kazasından kaynaklı tazminat alacakları hususunda iş kazası nedeniyle açılmış davaları takip etmektedir. İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle Rize iş hukuku avukatı olarak baktığımız davalar arasında;

  • İş kazası veya meslek hastalığı tespit davası (sigortasız çalıştırma yada iş kazası bildiriminin yapılmaması nedeniyle)
  • İş kazasından kaynaklı tazminat davaları
  • Meslek hastalığından kaynaklı tazminat davaları
  • İş kazası olmadığının tespiti (işveren açısından)
  • Maluliyet tespit davaları
  • Maluliyet oranına itiraz davaları
  • SGK tarafından iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle işverene açılan tazminat davaları

Bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan davaların her biri uzman Rize iş hukuku avukatı tarafından takip edilmeli ve gerek SGK nezdinde gerekse ceza davaları nezdinde tüm işlemler titizlikle yürütülmelidir. Ayrıca İş kazası avukatı aracılığıyla, belirlenecek kusur oranları, maluliyet oranları ve diğer hususlar göz önüne alınarak iş kazası yada meslek hastalığı nedeniyle işçinin tazminat alacakları hesaplanmalı ve gerekli önlemler uzman Rize iş hukuku avukatı tarafından alınmalıdır.

İş kazalarında cezai sorumluluk, gerek soruşturma aşamasında savcılar tarafından gerekse ceza davası aşamasında hakimler tarafından araştırılmalı ve varsa sorumluların tespit edilmelidir.

 

Kıdem Tazminatı Davası

Kıdem tazminatı işçinin her halde alabileceği bir tazminat değildir. İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için gerekli koşullar;

  • İşçinin, işveren nezdinde en az bir yıl süreyle çalışması,
  • İşçinin, iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesi yada işveren tarafından işçinin sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedilmesi gereklidir.

Belirtilen koşulların varlığı halinde uzman Rize iş hukuku avukatı tarafından işçiye vekaleten kıdem tazminatı davası açılabilecektir.

Mahkeme tarafından kıdem tazminatının hesaplanmasında giydirilmiş brüt ücret esas alınır. İşçinin çalıştığı her bir yıl için eğer işçinin maaşı sabit ise son aylık giydirilmiş brüt ücret, eğer işçiye her ay farklı ücret ödeniyorsa ortalama giydirilmiş brüt ücret tutarında kıdem tazminatına hükmedilir.

 

İhbar Tazminatı Davası

Kanunda belirlenmiş ihbar süreleri mevcuttur. Gerek işveren gerekse işçi, iş sözleşmesinin feshinde haklı bir neden yoksa işçinin kıdemine göre belirlenmiş ihbar sürelerine uyarak iş sözleşmesini feshetmesi gereklidir.

İhbar süreleri içerisinde iş ilişkisi devam ettiğinden dolayı işçi ve işveren, sözleşmeden ve kanundan doğan yükümlülüklerine ihbar süresi içerisinde riayet etmelidir. Ancak taraflardan biri derhal iş sözleşmesini feshedecekse ihbar tazminatını karşı tarafa ödeyerek iş sözleşmesini feshedebilir.

Yukarıda belirtilen koşullara uyulmaması halinde Rize işçi avukatı aracılığıyla iş sözleşmesini derhal fesheden taraf aleyhine ihbar tazminatı davası açılabilir.

 

Fazla Mesai Davası

4857 sayılı Kanunu’nun 63. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre haftalık 45 saati aşan çalışmalar fazla çalışma olarak işçiye ödenmelidir. Burada işçinin aylık çalışması üzerinden fazla mesai hesabı yapılamaz. Buna göre haftalık 45 saati aşan her bir saat için işçiye 1,5 saatlik ücret ödenmesi gereklidir. Aksi halde işçi, fazla mesailerinin ödenmediği gerekçesiyle iş sözleşmesini feshedebilecek ve Rize iş hukuku avukatı ile açacağı davada kıdem tazminatını da işverenden talep edebilecektir.

Fazla mesai, imzalı ücret bordroları, imzalı puantaj kayıtları, parmak izi sistemi ile giriş çıkışlarda parmak izi kayıtları, aynı işveren nezdinde çalışan bordrolu tanıklar aracılıyla ispatlanabilir.

 

Ulusal Bayram Genel Tatil Alacağı Davası

Yine işçinin, ulusal ve dini bayramlarda çalışması işveren tarafından talep edilebilir. İşçi, ulusal ve dini bayramlarda çalışmamışsa işveren tarafından işçiye bir günlük ücret ödenir. Ancak işçi, ulusal ve dini bayramlarda çalışmışsa işçiye iki günlük ücret ödenecektir.

Ulusal ve dini bayramlar hafta tatili gününe rastlamışsa işçiye 2,5 günlük ücret ödenmesi gerekecektir.

İşveren tarafından işçinin, yukarıda belirtildiği gibi ücretinin ödenmemesi halinde işçi, iş sözleşmesini feshedebilecek ve Rize iş hukuku avukatı ile açacağı davada kıdem tazminatını da işverenden talep edebilecektir.

 

Hafta Tatili Alacağı Davası

Mevzuatımızda hafta tatili olarak Pazar günü belirlenmişse de işçi ve işverenin yapacağı anlaşmaya göre haftanın herhangi bir günü hafta tatili olarak taraflar arasında belirlenebilir. İşverenin talebi üzerine işçi tarafından hafta tatilinde çalışma yapılması mümkündür. Ancak işveren, hafta tatilinde çalışan işçiye toplamda 2.5 günlük ücret ödenecektir. Diğer taraftan işçinin hafta tatilinde çalışmaması halinde işçiye 1 günlük ücretin ödenmesi gereklidir.

İşveren tarafından işçinin, yukarıda belirtildiği gibi ücretinin ödenmemesi halinde işçi, iş sözleşmesini feshedebilecek ve Rize iş hukuku avukatı ile açacağı davada kıdem tazminatını da işverenden talep edebilecektir.

 

İşe İade Davaları

İşveren tarafından haklı bir neden olmaksızın İşçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi ve kanunda öngörülen bir takım şartların gerçekleşmesi halinde Rize iş hukuku avukatı tarafından işe iade davasının açılması mümkündür. Belirtilen şartlar;

  • İşyerinde en az otuz işçinin çalışıyor olması,
  • İşçinin, işveren nezdinde en az altı ay çalışıyor olması,
  • Fesih ihbar tarihinden itibaren bir ay içerisinde arabuluculuk yoluna başvurulması,
  • Arabuluculuk dosyasının kapanmasından itibaren iki hafta içinde dava açılması,

Gereklidir.

Belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde işçi, uzman Rize işçi avukatı aracılığıyla işverene karşı işe iade davasını açabilecektir.

Davanın işçi avukatı ile kazanılması halinde işveren, işçiyi işe başlatmaz ise mahkeme kararında hükmedilen en az 4 aylık işe başlatmama tazminatı ile 4 aylık boşta geçen süre ücretinin işçiye ödenmesi gerekecektir.

Tüm bu süreçlerin uzman işçi avukatı tarafından takip edilmesi şiddetle tavsiye edilir. Aksi takdirde açılan işe iade davasının dava hak düşürücü süre nedeniyle reddedilebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca işveren tarafından işten çıkarılan işçiye kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi işe iade davası açılmasına engel değildir.

 

Hizmet Tespiti Davası

İşçinin, işveren tarafından tamamen yada kısmen dahi olsa sigortasız olarak çalıştırılması halinde işçi, işveren aleyhine Rize işçi avukatı aracılığıyla hizmet tespit davası açabilir.

Ayrıca işçi, sigortalı gösterilse dahi eğer aldığı ücret, SGK kayıtlarına daha düşük yansıtılmışsa bu durumda işçinin, pirime esas kazanç tespiti davası açma hakkı vardır.

Yukarıda belirtilen davalar kamu düzeninden olduğundan dolayı mahkeme, taraflar tanık bildirmese dahi resen seçeceği tanıklar ile davanın esasını çözümleyecektir. Ayrıca davanın her aşamasında taraflarca tanık bildirilmesi de mümkündür.

Bu davalarda işveren davalı, Sosyal Güvenlik Kurumu ise müdahil olarak gösterilir. Davanın sonunda işçinin, hizmetlerinin ve/veya ücretlerinin aylara göre tespitine karar verilir. Yani dava sonunda işçiye herhangi bir para ödenmesine karar verilmez.

 

Şirketler İçin İş Hukuku Danışmanlığı

Rize iş hukuku avukatlarımız, işveren avukatı olarak verdikleri hizmet kapsamında işverenlere;

  • İşçinin İşten Çıkış İşlemlerinin Usulüne Uygun Yapılması,
  • Arabuluculuk Toplantılarına Taraf Vekili Olarak Katılım Hizmetleri
  • İşçi ve İşveren Arasındaki Uyuşmazlığın Arabulucu Olarak Çözümlenmesi
  • İşçi Sözleşmelerinin Ve Diğer Evrakların Usulüne Uygun Düzenlenmesi
  • İş Sağlığı ve Güvenliği Hususunda Danışmanlık
  • İşveren Şirket Danışmanlığı

Hususlarında hukuki destek sağlamaktadır.

İşveren avukatı tarafından devamsızlık tutanaklarının düzenlenmesi ve işçilere yapılacak ihtar ve ihbarların noter kanalıyla gönderilmesi hususlarında da gerekli destek sağlanır. Ayrıca işverenin talebi halinde işçinin savunmasının alınması da işveren avukatı tarafından yapılabilir.

Diğer taraftan işveren tarafından alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden hangilerinin mevzuatımız uyarınca zorunlu olduğu işveren avukatı tarafından işverene bildirilir ve işverenin gerekli önlemleri alması işveren avukatı tarafından sağlanır.

Bunlarla sınırlı olmaksızın işyerinde, Kişisel Verileri Koruma Kanunu ve ilgili mevzuatta yer alan düzenlemeler göz önüne alınarak gerekli kayıtlar ve hukuki metinler işveren avukatı tarafından hazırlanır.

 

Rize İş Mahkemesi Avukatı

Rize iş hukuku avukatı olarak büromuz, konusunda uzman kadrosu ve uzun yıllara dayanan tecrübesi ile Rize iş hukuku avukatları ile hizmet sağlamaktadır. İşçi hakları avukatı cübbesi ile yukarıda ele alınan ve sayılanlarla sınırlı olmamak üzere her türlü dava ve uyuşmazlık takibi, uzman iş hukuku avukatlarımız aracılığıyla sağlandığı gibi yine işveren avukatı olarak birçok şirkete hizmet vermiş işveren avukatlarımız da işlerini en iyi şekilde yapmaktadır.

İşçi hakları avukatı olarak konusunda uzman Rize iş hukuku avukatı ekibimiz; iş hukuku davaları ve işçi davaları konusunda; hafta tatili alacağı davası, ulusal ve dini bayram ücreti davası, kıdem tazminatı davası, ihbar tazminatı davası, fazla mesai davası, işe iade davası ve benzeri tüm davarı yürütmektedir.

Rize iş mahkemesi avukatı olarak, işçi-işveren arasındaki alacak ve tazminat davalarına, işe iade davalarına ve iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle açılması gereken tazminat ve tespit davalarına özgü iddia ve savunmalarımız dahilinde müdahil olmaktayız. Rize iş mahkemesi avukatı, sayılan davalarda ileri sürülen taleplerin ispatı için her türlü delileri usulüne uygun olarak dosyaya sunar.

Bunlara ek olarak uzman kadromuzda yer alan Rize iş hukuku avukatları ile işçi hakları kapsamında; kötüniyet tazminatı davası, mobbing davası, manevi tazminat davası açarak müvekkillerimizin, kötüniyet tazminatı, mobbing tazminatı ve manevi tazminat elde etmesini sağlamaktayız.

İş hukuku avukatı danışmanlığı kapsamında henüz işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesi feshedilmeden önce işçi avukatından veya işveren avukatından iş hukuku avukatlık hizmeti almak tarafların lehine olacaktır.

 

İş Mahkemeleri Davaları Ne Kadar Sürer?

İş Mahkemesi avukatı aracılığıyla dava açılması halinde Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen bir süre içerisinde davanın sonuçlanacağı dava açılış evrakında yazar. Bu süre ise maksimum 540 gündür. Ancak bu sürenin içerisine istinaf ve temyiz kanun yolu dahil değildir. Dava sonunda hükmedilecek alacak ve tazminat miktarına göre davanızın hem istinaf hem de temyize gitmesi mümkündür. Bu kapsamda 540 gün içerisinde mahkeme tarafından;

  • Cevap dilekçelerinin verilmesi
  • Delillerin toplanması
  • Tebligatların ulaşması ve müzekkere cevaplarının gelmesi
  • Tanıkların dinlenmesi
  • Gerekliyse keşiflerin yapılması
  • Bilirkişi raporlarının alınması

İle beraber dosya karara çıkacaktır. Ancak yukarıda belirtilen aşamalar her davanın mahiyetine göre değişeceğinden dolayı davaların ortalama sonuçlanma süresi 7 ile 24 ay arasında değişecektir. Bunların içine istinaf ve temyiz kanun yollarını da dahil ettiğimizde ortalama 3 yılda dosyanın kesinleşmesi mümkündür.

Rize İş Hukuku Avukatı ile Dava Masrafları

Rize iş hukuku avukatı ile dava açılması halinde iş avukatı tarafından dava masrafları öncesinde tarafınıza bildirilir. Bildirilen masrafların Rize iş hukuku avukatına ödenmesi halinde iş avukatı gerekli araştırmalarını yapmış ise hemen iş davasını açabilecektir.

Her davanın niteliği farklı olduğundan dolayı alınması gereken harç da farklı olacaktır. Bu sebeple dava açmadan önce harç ve dava masraflarının ne kadar olacağı hususunda Rize iş hukuku avukatına danışılması daha uygun olacaktır.

Rize İş Hukuku Avukatı Ücreti

Rize iş hukuku avukatı ücretleri, değişkenlik göstermekle beraber yayımlanmış olan asgari ücret tarifesinden aşağı bir ücret olamayacaktır. Ayrıca her davanın da niteliği farklı olduğundan dolayı iş avukatı ücreti her davanın kapsamına göre değişecektir.

Rize İş Hukuku Avukatı Arama

Rize iş hukuku avukatı, Rize barosuna kayıtlı avukatlardan iş hukuku ile ilgilenen avukatlar arasından seçilebilir.

Rize İş Hukuku Avukatı Hangi Mahkemede Dava Açar

Davanın niteliğine göre Rize iş hukuku avukatı tarafından, iş mahkemesi yada asliye hukuk mahkemesinde dava açılabilecektir.

 

Rize Gayrimenkul Avukatı - Arazi Davaları

Rize gayrimenkul ve arazi avukatı olarak, Söz Hukuk & Arabuluculuk & Danışmanlık, Rize’de avukatlık hizmeti sunduğu uzmanlık alanlarından birisi de gayrimenkul ve arazi avukatlığıdır.

On yılı aşkın deneyimli avukatları ile gayrimenkul davalarında müvekkillerine önemli kazanımlar elde ettirmiştir. Arazi davalarının esasını etkileyen tapu kayıtlarını, fiili durumları ve diğer delilleri sistematik ve etkin olarak arazi davalarında kullanan Rize gayrimenkul avukatı kadrosu ile önemli başarılar elde etmiştir.

Bu makalemizde, davalarda ileri sürülen iddia ve savunmaları, davaları etkileyen hususları kısaca size aktarmaya çalışacağız. Rize gayrimenkul avukatı olarak, tapu iptal ve tescil davaları, müdahalenin önlenmesi davaları, kamulaştırma davaları, idare tarafından kamulaştırmasız el atma davaları, ortaklığın giderilmesi davaları, kat mülkiyetinden kaynaklanan davalar, kiracının daireden tahliyesi davaları, yabancı ülke vatandaşları için taşınmaz alımı ve vatandaşlık işlemleri, tarım arazilerinde ön alım hakkının kullanılması davalarını kısaca değineceğiz. Ayrıca gayrimenkul davalarının uzman Rize gayrimenkul avukatı ile yürütülmesinin önemini aşağıda size aktaracağız.

 

RIZE GAYRIMENKUL AVUKATI OLARAK BAKTIĞIMIZ DAVALAR NELERDİR?

Müvekkillerimiz arasında davaları nedeniyle genel olarak “ Rize arazi avukatı ” , “ Rize gayrimenkul avukatı ” ve “ Rize yer davaları avukatı ” olarak bilinen Rize gayrimenkul avukatlarımız, genel olarak aşağıda sıraladığımız davalara bakmaktadırlar.

  • Miras nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  • Kadastro işlemlerinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davası,
  • Taşınmaz satımı nedeniyle tapu iptal ve tescil yada ödenen paranın iadesi davaları,
  • Vekaletnamenin kötüye kullanılmasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davası,
  • Hastalık ve akıl zayıflığı nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  • Tarım arazisinde ön alım hakkının kullanılması davası,
  • Arazi ve gayrimenkulün haksız kullanımı nedeniyle müdahalenin önlenmesi davası
  • İrtifak hakkının tesisi davaları (yol hakkı, geçit hakkı v.b.)
  • Arazi ve gayrimenkulün haksız kullanımı nedeniyle ecrimisil davası
  • Kamulaştırma davaları,
  • İdarenin kamulaştırmasız el atması davaları,
  • Ortaklığın giderilmesi davaları,
  • Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan davalar,
  • Kiralanan taşınmazın tahliyesi davaları,
  • Yabancı ülke vatandaşlarının daire ve taşınmaz alım işlemleri,
  • Taşınmaz alımı nedeniyle Türk vatandaşlığı işlemleri,

Yukarıda sayılan davaların, tüm detaylarına başka makalelerimizde yer vereceğimizden dolayı bu makalemizde sadece genel hatları ile davaların, Rize gayrimenkul avukatı olarak aşağıda tanımlarına yer vereceğiz.

 

TAPU İPTAL VE TESCİL DAVALARI

Tapu iptal ve tescil davaları farklı hukuki nedenlerle ortaya çıkması mümkündür. Bunlardan Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan sözleşmelerden, Kadastro kanununda yer alan işlemlerden, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan mirasa ilişkin hak ve işlemlerden ve diğer kanunlarda tanımlanan haklardan kaynaklanması mümkündür.

Miras Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası

Miras bırakan kişi bazı durumlarda mirasçıları olan çocuklarından, eşinden, anne ve babasından yada diğer mirasçılarından mal kaçırmak amaçlı arazi ve taşınmazlarını mirasçılarından birine yada üçüncü kişilere muvazaalı olarak devredebilir. Bu durumda hakları ihlal edilen mirasçılar yapılan gayrimenkul devrinin aldatma amacı taşıdığını ve hileli olduğunu ileri sürerek Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla tapu iptal ve tescil davası açabilir.

Bu durumda mahkeme, gayrimenkulü alan kişiye, gayrimenkulü alan kişinin alım gücüne, satış olarak gösterilen rakama ve diğer hususlar bakarak davayı çözümler.

Diğer taraftan yine miras bırakan, mirasçıların saklı paylarını ihlal ederek taşınmazlarını önemli bir kısmını bir veya birden fazla mirasçıya vasiyetname yada devir işlemleri ile devredebilir. Yine bu halde saklı payları ihlal edilen mirasçılar, gayrimenkulü devralan diğer mirasçılara tenkis davası açarak ihlal edilen taşınmaz payının kendisine devrini isteyebilir.

Yine mirasçılar, eğer miras bırakan kişinin düzenlediği vasiyetname geçersiz ise, Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla vasiyetnameyi iptal ederek tapu iptal ve tescil davası açabileceklerdir.

Kadastro İşlemlerinden Kaynaklanan Tapu İptal Ve Tescil Davası

Kadastro Kanunu gereğince kadastro tespit sonuçları askıya asılarak ilan edilmektedir. İlanda kalma süresi olan 30 gün içerisinde kadastro tespitine karşı “İtiraz davası” açılabilir.

Ancak 30 günlük süre içinde herhangi bir itiraz davası açılmazsa bu durumda kadastro işlemi sonucunda hakları ihlal edilen arazi sahipleri ancak Rize arazi avukatı aracılığıyla “Tapu iptal ve tescil davası” açabilecektir. Bu davanın açılma süresi ise tespitin kesinleşmesinden itibaren 10 senedir. Bu süre hak düşürücü süre olup 10 yıl geçtikten sonra açılan davalar mahkeme tarafından resen reddedilecektir. Ancak 10 sene geçmesine rağmen belli koşulların varlığı halinde yine de dava açılabilmesi mümkündür.

Taşınmaz Satımı Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Yada Paranın İadesi Davaları

Genellikle müteahhitler ile daire alıcıları arasında yapılan ve belirli bir paranın, belli vadelerde ödenmesinden sonra müteahhit, tarafından taşınmazın, daireyi satın alan kişiye devredilmesi kararlaştırılan sözleşmeler taşınmaz satış vaadi sözleşmeleridir. Bu sözleşmeler müteahhit ile yapılabileceği gibi diğer gerçek yada tüzel kişiler arasında da yapılabilir. Mevzuatımıza göre taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri resmi şekil olarak noterde yapılması gereklidir. Ancak noterde yapılmasa bile eğer sözleşmenin gereği olarak daire yada taşınmaz satın alan kişi taahhüt ettiği paranın tamamını yada bir kısmını taşınmaz satan kişiye ödenmişse bu durumda Yargıtay,

  • Paranın tamamını ödenmesi halinde tapu iptal ve tescil davasının açılmasına,
  • Paranın bir kısmının ödenmesi halinde ise ödenen para birimi üzerinden iadesine,

Karar verilmesi gerektiğini içtihat etmiştir.

Yine bu sözleşmenin müteahhit ile gerçek kişiler arasında yapılması ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu dairelere ilişkin olması halinde müteahhidin yükümlülüklerini ne derecede yerine getirdiği de önemlidir.

Vekaletnamenin Kötüye Kullanılmasından Kaynaklanan Tapu İptal Ve Tescil Davası

Türk Medeni Kanunun 3. Maddesi “İyi Niyet” ilkesini düzenlemiştir. Buna göre işlem yapan tarafların iyi niyetli olması işlemin geçerliliği bakımından önem kazanmaktadır.

Bu kapsamda vekaletname aracılığıyla taşınmaz satın alan kişi, iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir. Yapılan bu işlem vekalet veren taşınmaz sahibini bağlayacaktır. Ancak bu durumda vekalet veren taşınmaz sahibi ile vekalet verilen kişi arasındaki haklar her halde saklıdır.

Ancak, vekalet verilen kişi ile taşınmazı satın alan üçüncü kişi, çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaz. Bu durumda Türk Medeni Kanun m.2 uyarınca taşınmaz satım işlemi, dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle geçersiz olacak ve Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla tapu iptal ve tescil davasının açılması mümkün olacaktır.

Hastalık Ve Akıl Zayıflığı Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası

Taşınmaz satan kişinin, taşınmaz satım işlemi gerçekleştirilirken akıl sağlığının yerinde olması ve akıl sağlığını etkiler hastalığının bulunmaması gereklidir.

Eğer taşınmaz satımında akıl zayıflığı yada diğer sebeplerden dolayı ehliyetsizlik söz konusu ise Rize gayrimenkul avukatı ile açılacak davada mahkeme, dinletilecek tanıkları, taşınmaz satım tarihindeki tıbbi belgeleri ve diğer belgeleri göz önüne alınarak Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile kişinin işlem sırasındaki akıl zayıflığını araştıracaktır.

İşlem sırasındaki akıl zayıflığının davacı tarafından kanıtlanması halinde tapu iptal ve tescil davası kabul edilecektir.

Tarım Arazisinde Ön Alım Hakkının Kullanılması Davası

Türk Medeni Kanunu ilgili maddeleri uyarınca paylı mülkiyete sahip paydaşların yasal olarak önalım hakkı bulunmaktadır.

Yine bu ön alım hakkı, 2014 yılında yapılan yeni bir düzenleme genişletilmiş, tarım arazilerin konu taşınmazlarda sınırdaş olan maliklerin, sınırındaki taşınmazların satımı halinde satış sonrasında dahi kullanacakları ön alım hakkı ile satılmış olan arazileri almaları mümkün kılınmıştır.

Bu hakkın kullanılması belirli koşullara bağlandığı gibi Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla açılacak davalarda ön alım hakkının diğer deliller ile desteklenerek ileri sürülmesi önem arz etmektedir.

 

MÜDAHALENİN ÖNLENMESİ DAVALARI

Müdahalenin meni davası diğer bir ifade ile el atmanın önlenmesi davası farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkabilir. Bu sebepleri ana hatları ile aşağıda belirttik. Ancak Rize gayrimenkul avukatı olarak aşağıda sayılanların dışında da farklı sebeplerden dolayı el atmanın önlenmesi davası açılması mümkündür.

  • Başkasına ait arazi yada gayrimenkul üzerindeki ürünlerin toplanması,
  • Başkasına ait arazi yada gayrimenkul üzerine yapı yapılması
  • Komşu arazi yada gayrimenkul sınırını ihlal edecek şekilde kullanım olması
  • Miras kalan yada satın alınan hisseli tapu sahiplerinden birinin yada bir gayrimenkulün tamamını veya haklarını aşacak kısmını kullanması,
  • Müteahhidin veya diğer gerçek ve tüzel kişilerin anlaşmaya aykırı olarak arsa üzerindeki işlemleri,
  • İdarenin, arazinin üstüne ve altına kamulaştırma yada irtifak hakkı olmaksızın yapı yapması,
  • Kadastroya aykırı olarak komşu arsaya taşacak biçimde yapı inşa edilmesi,

Durumlarında, arsasına yada gayrimenkulüne müdahale edilen mal sahibi, Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla açacağı davada müdahalenin önlenmesini talep edebilir.

 

İRTİFAK HAKKININ TESİSİ DAVALARI

4721 Sayılı TMK un 747 inci maddesine göre; taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilecektir. Ancak bu hakkın tanınabilmesi belirli koşullara bağlanmıştır.

  • Yol yada geçit hakkı talep edilen arazinin yol ile bağlantısının bulunmaması gereklidir.
  • Yol yada geçit tesis edilecek yolun, taşınmazlarda kurulacak en uygun yol olması gereklidir.
  • Kurulacak geçit hakkının taşınmazlardaki yapılara ve şekil bozukluğuna sebebiyet vermemesi gereklidir.
  • Geçmişte başka bir yol varsa, mümkünse o yol üzerinden hak tesis edilmelidir.
  • Geçit hakkında konu yol, en büyük parsel üzerinden verilmelidir.

Belirtilen koşullar her davaya özgü olarak Rize gayrimenkul avukatı tarafından incelenerek davanın en sağlıklı koşullar dahilinde açılması gerekecektir.

 

ECRİMİSİL DAVASI

Taşınmaz, herhangi bir sözleşme yada hakka dayanmadan üçüncü bir kişi tarafından kullanılırsa, daire yada arazi sahibi tarafından haksız olarak taşınmazı işgal eden kişiye karşı Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla ecrimisil davası açılabilecektir.

Bu davanın açılabilmesi için işgal eden kişinin kötü niyetli olarak taşınmazı işgal etmesi gereklidir. Eğer işgal eden iyi niyetli ise bu davanın açılması halinde dava reddedilecektir.

 

KAMULAŞTIRMA DAVALARI

Devlet yada idare tarafından kamunun ihtiyacı sebebiyle gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştırılması mümkündür. Taşınmazın idare tarafından kamulaştırılması halinde idare, taşınmaz sahibini müzakereye çağırarak ödeme talebinde bulunur. Eğer taraflar ödenecek miktar konusunda anlaşamazlarsa idare tarafından taşınmaz sahibine kamulaştırma bedeline ilişkin kamulaştırma davası açılır.

Bu davanın takibi uzman Rize gayrimenkul avukatı tarafından takibi önemlidir. Nitekim taşınmazın, bilirkişi tarafından değerlemesinin yapılmasında bir çok kriterin göz önünde bulundurulması gereklidir. Eğer gerekli deliller ve buna bağlı incelemeler mahkeme tarafından göz önünde bulundurulmazsa gayrimenkul sahibi önemli kayıplara uğrayabilir.

 

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMASI DAVALARI

Kamulaştırmasız el atmada idare, özel mülkiyete tabi taşınmazlarda taşınmaz malikine herhangi bir bedel ödemeden taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkını eylem veya işlemleriyle sınırlamaktadır.

Buradaki sınırlama fiili olabileceği gibi hukuki de olabilmektedir. Fiili el atmaya örnek olarak idarenin, taşınmaz üzerine bir yapı yapması gösterilebilir. Hukuki el atmada ise idare, taşınmaz sahibinin arsasının, imar değişikliği ile kullanılmaz hale getirmektedir.

Bu durumda kamulaştırmasız olarak taşınmazına el atılan gayrimenkul sahibi, Rize gayrimenkul avukatı vasıtasıyla idareye karşı tazminat davası açabilir.

 

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVALARI

Elbirliğiyle yada paylı mülkiyete konu hisseli taşınmazın, pay sahiplerinden bir yada birkaçı tarafından herhangi bir sebep göstermesine gerek olmaksızın taşınmazın mümkünse paylar oranında paylaşılmasını yada icra vasıtasıyla satılmasını istemesi ortaklığın giderilmesinin konusudur.

Bu dava, dava açmamış olan hisse sahiplerine karşı açılır. Açılan davada mahkeme, taşınmazın paylar oranında bölünüp bölünemeyeceğini ve taşınmazın üzerindeki muhdesatlarla beraber değerini inceler. Eğer arazi üzerindeki muhdesatlar sadece bir yada birkaç hisse sahibi tarafından inşa edilmişse, bu durumda tarafların kabul etmemesi üzerine muhdesatın aidiyeti davasının açılması gereklidir.

Hem dava açan hisse sahiplerinin hem de taşınmazın satılmasını istemeyen davalı hisse sahiplerinin bu davalarda uzan Rize gayrimenkul avukatı ile davalarını yürütmeleri elzemdir.

 

KAT MÜLKİYETİ KANUNUNDAN KAYNAKLANAN DAVALAR

Kat maliklerinin ortak alanlarda bulunan sıkıntılardan dolayı zarara uğraması, yönetim planına malikler ve kiracılar tarafından uyulmaması, yönetim yada genel kurul tarafından usulüne uygun bir karar alınmadan bazı işlemlerin yapılması halinde zarara uğrayan yada hakkı ihlal edilen kat maliki Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla hakkını mahkemede arayabileceği gibi hakimin müdahalesini de talep edebilir.

Açılacak bu davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

 

TAHLİYE DAVALARI

Kiralanan bir taşınmazın kiracısının, kira bedellerini veya aidatlarını ödememesi veyahut kanundan kaynaklanan diğer özel tahliye sebeplerinin birinin gerçekleşmesi halinde kiralayan tarafından tahliye davası açılabilecektir.

Türk borçlar kanununda bir kısım özel tahliye sebepleri sayılmıştır. Bunlar;

  • Kiraya Verenin Konut Gereksinimi
  • Kiraya Verenin İşyeri Gereksinimi Sebebiyle
  • Yeni Malikin Konut Ya Da İş yeri Gereksinimi Sebebiyle
  • Kiralanan Taşınmazın İnşa ve İmarı
  • Tahliye Taahhüdü Sebebiyle
  • İki Haklı İhtar Sebebiyle
  • Kiracının yada Birlikte Yaşadığı Eşinin Oturmaya Elverişli Konutunun Varlığı Sebebiyle

Tahliye davası açılması mümkündür. Ancak bu koşulların tek başına bulunması davanın kazanılacağı anlamına gelmez. Bu sebeple uzman Rize gayrimenkul avukatı aracılığıyla olaya özgü koşulların incelenmesi ve davanın hangi sebebe dayalı açılabileceğinin karar verilmesi gerekmektedir.

 

YABANCI ÜLKE VATANDAŞLARININ DAİRE VE TAŞINMAZ ALIM İŞLEMLERİNİN TAKİBİ

Türkiye vatandaşı olmayan yabancı ülke vatandaşları, mevzuatlarımızda belirlenen sınırlamalar çerçevesinde Türkiye’de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, taşınmaz satın alabilirler. Sınırlamalara kısaca değinmek gerekirse;

  • Farklı şehirlerde de olsa, yabancı bir kişinin Türkiye’de satın alabileceği taşınmazların toplam yüzölçümü 30 hektarı geçemez.
  • Bölgedeki askeri makamlardan izin alınması,
  • Satın alınacak taşınmaz için mümkünse resmi şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalanması,
  • İlgili döviz bedelinin gayrimenkul satımı öncesi bankaya satılması karşılığında, banka tarafından yabancı gerçek kişilere bir "döviz alim belgesi" verilmesi,

Gerekmektedir.

Yukarıda sayılan koşullar sadece sınırlamalara ilişkin hususlar olup ayrıca yabancının ikamet iznine sahip olup olmadığı, taşınmaz üzerinde taşınmazın kullanımını etkiler herhangi bir hususun olup olmadığının uzman Rize gayrimenkul avukatı tarafından kontrol edilerek işlem yapılması gereklidir.

Tüm bu hususlar, yabancı ülke vatandaşı tarafından avukat olarak tarafımıza verilecek vekaletname ile ivedilikle tarafımızca halledilebilecektir.

 

VATANDAŞLIK İŞLEMLERİNİN TAKİBİ

Yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’de gayrimenkul edinmeleri için ön koşul olarak oturma iznine sahip olmaları gerekmemektedir. Ayrıca, Türkiye’de taşınmaz satın alan yabancılara 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu uyarınca yenilenebilir kısa süreli oturma izni verilmektedir.

Buna göre;

18 Eylül 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan yeni düzenlemelere göre belirlenen kapsam ve tutarlar aşağıda belirtilmiş olup aşağıdaki şartlardan herhangi birini karşılayan yabancılar, T.C. Cumhurbaşkanının kararıyla Türk vatandaşlığını kazanabilmektedir.

  • En az 500.000 ABD doları veya karşılığı döviz ya da karşılığı Türk lirası tutarında sabit sermaye yatırımı gerçekleştirdiği Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca tespit edilen
  • En az 250.000 ABD doları veya karşılığı döviz ya da karşılığı Türk lirası tutarında taşınmazı tapu kayıtlarına üç yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın aldığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tespit edilen
  • En az 50 kişilik istihdam oluşturduğu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca tespit edilen
  • En az 500.000 ABD doları veya karşılığı döviz ya da karşılığı Türk lirası tutarında mevduatı üç yıl tutma şartıyla Türkiye’de faaliyet gösteren bankalara yatırdığı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca tespit edilen
  • En az 500.000 ABD doları veya karşılığı döviz ya da karşılığı Türk lirası tutarında devlet borçlanma araçlarını üç yıl tutmak şartıyla satın aldığı Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilen

​​Kişiler usulü işlemlerin gerçekleştirilmesi halinde kendisi, eşi ve bakmakta yükümlü oldukları kişiler vatandaşlık kazanabilecektir. Ancak bu prosedürün takibinin uzman Rize gayrimenkul avukatı ile takibi önemlidir.

Rize Gayrimenkul Avukatı ile Dava Masrafları

Rize gayrimenkul avukatı ile dava açılması halinde gayrimenkul avukatı tarafından dava masrafları öncesinde tarafınıza bildirilir. Bildirilen masrafların Rize gayrimenkul avukatına ödenmesi halinde gayrimenkul avukatı gerekli araştırmalarını yapmış ise hemen arazi davasını açabilecektir.

Her davanın niteliği farklı olduğundan dolayı alınması gereken harç da farklı olacaktır. Bu sebeple dava açmadan önce harç ve dava masraflarının ne kadar olacağı hususunda Rize gayrimenkul avukatına danışılması daha uygun olacaktır.

Rize Gayrimenkul Avukatı Ücreti

Rize gayrimenkul avukatı ücretleri, değişkenlik göstermekle beraber yayımlanmış olan asgari ücret tarifesinden aşağı bir ücret olamayacaktır. Ayrıca her davanın da niteliği farklı olduğundan dolayı arazi avukatı ücreti her davanın kapsamına göre değişecektir.

Rize Gayrimenkul Avukatı Arama

Rize gayrimenkul avukatı, Rize barosuna kayıtlı avukatlardan taşınmaz hukuku ile ilgilenen avukatlar arasından seçilebilir.

Rize Gayrimenkul Avukatı Hangi Mahkemede Dava Açar

Davanın niteliğine göre Rize gayrimenkul avukatı tarafından, sulh hukuk mahkemesi, kadastro mahkemesi yada asliye hukuk mahkemesinde dava açılabilecektir.

Rize Gayrimenkul Avukatı Ücretini Kim Öder?

Rize gayrimenkul davası avukatı ücretini hem kendi müvekkilinden hem de karşı taraftan alabilecektir. Ancak bu durum davanın kazanılma yada kaybedilme durumuna göre değişecektir. Şöyle ki;

Avukatlık kanununa göre Rize gayrimenkul davası avukatı, davayı alırken asgari ücret tarifesinin altında kalmamak kaydıyla müvekkilinden ücret almalıdır. Burada geçen müvekkil vekalet ücretini her avukat almak zorundadır. Ayrıca avukatlık kanununa göre davanın kazanılması halinde Rize gayrimenkul davası avukatı lehine mahkemece vekalet ücretine hükmedilecektir. Bu ücret de Rize gayrimenkul davası avukatı tarafından karşı taraftan tahsil edilecektir.

Yani özetle; Rize gayrimenkul davası avukatı tarafından; davanın kazanılması halinde hem müvekkilden hem de karşı taraftan, davanın kaybedilmesi halinde ise sadece müvekkilden ücret alınabilecektir.

Rize Gayrimenkul Avukatı Yüzde Kaç Alır?

Daha önce de belirttiğimiz üzere Rize gayrimenkul davası avukatı, müvekkili ile davanın başında yada sonunda çıkacak tazminat üzerinden ücret konusunda anlaşabilir.

Eğer Rize gayrimenkul avukatı ile yapılan anlaşma gereğince davanın sonunda çıkan tazminattan pay alınacağı kararlaştırılmış ise Avukatlık kanununda yüzde kaç alınacağı düzenlenmiştir. Buna göre Rize gayrimenkul avukatı, %5 ila %25 arasında ücret talep etme hakkı vardır. %25 üzerinde yapılan ücret anlaşmaları avukatlık kanununa göre geçersiz olacaktır.

Rize Gayrimenkul Avukatı İletişim

Rize avukatı olarak tarafımıza; TEL: (0462) 261 29 61 veya Eposta: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. üzerinden ulaşabilirsiniz.

Image

Ceza Hukuku, İcra Hukuku, Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, Basın Hukuku, İdare Hukuku, Aile Hukuku, Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku, Miras Hukuku ve Tüketici Hukuku başta olmak üzere, çözüm ortaklarımızla birlikte ulusal ve uluslararası tüm mecralarda vekillik sıfatını başarıyla yerine getiren saygın ve kurumsal bir hukuk bürosudur.