Zorunlu Trafik Sigortası Yoksa Cezası

Zorunlu Trafik Sigortası yoksa cezası ne olur? sorusunun cevabını arayacağız.

Kural olarak sözleşme serbestliğini ve kişileri sözleşme yapmaya zorlanamayacağını kabul eden Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin aksine “Kamu Yararı” gibi bazı özel hallerde kişiler sözleşme yapmaya zorlanabilir. Keyfiyete en iyi örnek 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13’üncü maddesinde kabul edilen “Zorunlu Sigortaların İhdası” na ilişkin düzenleme örnek olarak gösterilebilir. Belirtilen hükme göre  “Bakanlar Kurulu, kamu yararı açısından gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebilir. Sigorta şirketleri, 20’nci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi ile üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla faaliyet gösterdiği sigorta branşlarının kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamaz.”

Bahsi geçen hükmün lafzında da anlaşılacağı üzere zorunlu sigortaların yapılmasının öngörülmesindeki temel amaç “Kamu Yararı” dır. Burada gerçek ve tüzel kişileri ortaya çıkan zarardan korumak ve sosyal düzeni sağlamak amacıyla hem kişilerin hem de sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmesi yapması zorunlu tutulmuştur.

Nitekim belirtilen hükmün uygulanması amacıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91’inci maddesinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yapılması yasal bir zorunluluk olarak öngörülmüştür. Bu sebeple zorunlu trafik sigortası yoksa cezası yönünde bir takım yaptırımlar düzenlenmiştir.

Zorunlu Trafik Sigortası yoksa cezası ne olur?

  • KTK m. 24 ve 34 e göre araç muayenesi yapılmaz

 

  • KTK m. 25 e göre Geçici trafik belgeleri ile geçici tescil plakası alınamaz. Trafik Sigortası olmadan trafiğe çıkılması mümkün olmadığından aksi durumlarda kişiler 3 600 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar. Ayrıca, trafik zabıtasınca bu geçici belge ve plakalar iptal edilerek, araçlar trafikten men edilir. Ayrıca, trafik zabıtasınca bu geçici belge ve plakalar iptal edilerek, araçlar trafikten men edilir.

 

  • Maddi hasarlı trafik kazası olması halinde kusurlu aracın trafik sigortası olmadığından dolayı araç sahibi ve sürücüsü, karşı aracın maddi hasarını, değer kaybını ve kazanç kaybını karşılamak zorundadır.

 

  • Yaralamalı trafik kazası olması halinde kusurlu aracın trafik sigortası olmadığından, yaralanan kişilerin tazminatları teminat limitlerine kadar Güvence Hesabı tarafından karşılanır ve Güvence Hesabı ödediği tüm tazminatları faizi ile beraber araç sahibi ve sürücüsünden geri alır.

 

  • Ölümlü trafik kazası olması halinde kusurlu aracın trafik sigortası olmadığından, ölen kişinin hak sahiplerinin tazminatları teminat limitlerine kadar Güvence Hesabı tarafından karşılanır ve Güvence Hesabı ödediği tüm tazminatları faizi ile beraber araç sahibi ve sürücüsünden geri alır.

 

Yani özetle zorunlu trafik sigortası yoksa cezası ile karşılaşmamak için zorunlu trafik sigortasının yapılması zorunludur.

 

Arb. Av. Seyyid Hasan ÖZTÜRK

 

İstanbul, Trabzon, Gümüşhane, Rize, Giresun ve birçok ilde uzman avukat kadromuz ile ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazaları için tazminat hukuku alanında sigorta hukuku kapsamında hizmet vermekteyiz.

Karayolu Nedir? Tarlada, Şantiyede ve Özel Arazideki Kazalar

KARAYOLU NEDİR?

Bu yazımızda karayolu nedir ve nerelerde gerçekleşen kazalar karayolunda gerçekleşmiş sayılır konusunu inceleyeceğiz.

2918 Sayılı Yasanın 2’nci maddesinde, KTK’nın sadece karayolunda uygulanacağı belirtildikten sonra aksine bir hüküm yoksa hükümde belirtilen yerler de karayolu kapsamında olacaktır. Buna göre;

“a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,” KTK uygulanacak ve belirtilen yerler karayolundan sayılacaktır.

Aynı kanunun 3’üncü maddesinde “Karayolu”, trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak, “Karayolu sınır çizgisi” ise kamulaştırılmış, kamuya terk veya tahsis edilmiş karayolunda; mülkle olan sınır çizgisi, olarak düzenlenmiştir.

 

KARAYOLU İLE BAĞLANTILI YERLER KARAYOLU MUDUR?

Madde 2/a da sayılan yerler örnek niteliğinde olup karayolu taşıt trafiği için faydalanılan diğer yerlerin de karayolu olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca trafiğe açık olmasa bile kamunun yararlanmasına açık olan örnekseme yoluyla kanunda sayılan yerler karayolu olarak nitelendirilecektir. Madde 3’de bulunan tanımlara göre “Trafik”, yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri olarak tanımlanmıştır. Yargıtay ise içtihatlarında “Karayolu” kavramını çok geniş yorumlayarak, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı karayolu kapsamına girdiği ve ayrıca trafiğe açık alanlar ile trafiğe açık olmasına bakılmaksızın kamuya açık olan ve kanunda belirtilen alanlarında karayolu olarak nitelendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/15453 E., 2018/12495 K. ve 19/12/2018 Tarihli kararında;

“Kazanın meydana geldiği yer, kaza anında çalışma olduğu için trafiğe kapalı alan olarak belirtilmişse de bu durum kazanın karayolunda meydana gelmediğinin kabulü için yeterli bir gerekçe değildir.

O halde, kaza yerinin karayoluna bağlantısı bulunan yerlerden olduğu kabul edilerek KTK'nun 2. maddesi hükmü gereğince KTK'nın uygulanacağı göz önüne alınarak işin esasına girilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine hükmedilmesi doğru değil, bozma sebebidir.”

Karayolunun taşıt trafiğine açık veya kapalı olmasının önemi yoktur; ayrıca Kanunun uygulanması için, karayolu olarak kabul edilen yerlerin zeminin asfalt, beton veya toprak olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu, kural olarak, karayollarında ve Kanunun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde uygulanacaktır. Örneğin, deniz ve göllerdeki araba vapurlarında, gerek kontrollü, gerek kontrolsüz hemzemin geçitlerde, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesinde, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprülerde, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerlerinde, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerlerde, otobanlarla, otobanların gişelerinde, otobüs terminalleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda Karayolları Trafik Kanunu uygulanacaktır.[1]

 

KARAYOLU ÖRNEKLERİ

Ayrıca, kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir; köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadardır. Karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmez; kamuya açık olması yeterlidir. Ancak, bunun dışında sayılan (park, bahçe gibi) yerlerde gerçekleşen zararlarda işletenin KTK’nın 85/1’inci maddeye göre sorumlu olabilmesi için bu yerlerden taşıt trafiği için faydalanılması gerekir. Trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmamalı, karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olması yeterli sayılmalıdır[2] Yargıtay’ın önüne gelen bir uyuşmazlıkta, fabrika sahasında, araca yükleme yapıldığı sırada, başka bir aracın yükleme yapılan araca çarpması sonucu oluşan zararın tazmini ele alınmış, Yargıtay, kazanın gerçekleştiği yerin, karayolu ile bağlantısı olmasını yeterli sayarak fabrika sahasını karayolu olarak nitelendirmiştir. Bu kapsamda fabrika sahasına özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının ya da sahanın toprak olmasının karayolu kavramına kıstas olarak alınamayacağını vurgulamıştır.

Bir Yerin Karayolu Sayılabilmesi için Karayolu ile Bağlantısının Olması Yeterlidir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/17-499 E., 2011/557 K., 28.09.2011 T.; “Davacının sigortalısı araç, fabrikanın ambar kısmında yükleme yaptığı sırada, davalı şirkete ait aracın çarpması sonucu hasarlanmış; sigorta bedeli dava dışı sigortalıya ödendikten sonra davacı ödediği bu bedelin rücuen tahsilini talep etmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahasının da 2918 sayılı KTK’nın 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına; özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının KTK’nın 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre, kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir ve Karayolları Trafik Kanunu uygulanır.

Sonuç olarak, mahkemece, kazanın meydana geldiği fabrikanın ambar bölümünün, yükleme ve boşaltmanın yapıldığı yerlerden olup, KTK’na göre karayolu sayılan yerlerden olduğu... göz ardı edilerek, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.”

Unutmamak gerekir ki, her karayoluna bağlantısı olan yer, karayolu niteliğinde olacaktır. Örneğin, tarlada çalışan bir traktörün kazaya sebebiyet vermesi durumunda tarla, karayolu olarak değerlendirilecektir. Birbiri ile çelişen kararlar olmasına karşın son tarihli Yargıtay kararı, tarlanın karayolu sayılan yerlerden olduğu yönündedir.[3]

 

KARAYOLU YARGITAY KARARLARI

Nitekim 4. Hukuk Dairesi 2021/4370 E., 2021/7241 K. ve 20/10/2021 tarihli kararında;

“2918 sayılı KTK'nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olan yerlerde, kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Dosya münderecatında kaza krokisinde kazanın meydana geldiği tarlanın karayolu ile bağlantısı olduğu görülmektedir. Bu nedenle meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. Bu durumda itiraz Hakem Heyetince, zararın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9524 E., 2018/3771 K. ve 3.4.2018 tarihli kararında;

“... C.Başsavcılığı’nın 2014/14 Esas nolu soruşturma dosyası içerisinde yer alan kroki ve tüm dosya kapsamına göre kazanın orman yoluna bağlantısı bulunan devlet orman arazisi içerisinde meydana geldiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin 2918 sayılı KTK'nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan, meydana gelen zararın teminat kapsamında olduğunun kabulü gerekir. H.G.K.'nın kararı da bu yöndedir. Bu durumda rizikonun teminat kapsamında olduğu kabul edilerek, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.”

 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/4502 E., 2019/26 K .ve 14/01/2019 tarihli kararında;

“Somut olayda, mahkemece davaya konu kaza yerinin karayolu dışında olduğu ve KTK'nın 2.maddesi kapsamında değerlendirilebilecek yerlerden de olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2012/1415 soruşturma ve 2012/967 karar sayılı dosya sureti içerisinde yer alan kroki, olay yeri tespit tutanağı, ifadeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile mahkemece yapılan keşif sırasında çekilen olay yeri resimleri ve alınan bilirkişi raporuna göre; olayın gerçekleştiği yerin davacının ağabeyine ait evin avlusu(bahçesi) olup olay yerinin yakınında yol bulunduğu ve davacının biçerdövere mısır çuvalı boşaltırken biçerdöverin ani hareketi nedeniyle bacağının merdaneye sıkışması şeklinde kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin 2918 sayılı KTK'nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan, meydana gelen zararın teminat kapsamında olduğunun kabulü gerekir. H.G.K.'nın kararı da bu yöndedir. Bu durumda rizikonun teminat kapsamında olduğu kabul edilerek, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.”

 

Arb. Av. Seyyid Hasan ÖZTÜRK

 

İstanbul, Trabzon, Gümüşhane, Rize, Giresun ve birçok ilde uzman avukat kadromuz ile ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazaları için tazminat hukuku alanında sigorta hukuku kapsamında hizmet vermekteyiz.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1]     HAVUTÇU, Ayşe / GÖKYAYLA, Emre: Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Ankara 1999, s. 19, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/17-499 E., 2011/557 K., 28.09.2011 T.

[2]     AŞÇIOĞLU, Çetin: Trafik Kazalarından Doğan Hukuk ve Ceza Sorumlulukları, 2. Bası, Ankara 2008, s. 58, 59, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/17-499 E., 2011/557 K., 28.09.2011 T.

[3]     Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/2977 E., 2015/8600 K., 11.06.2015 T., Aksi yönde karar için bkz. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2003/4771 E., 2003/5264 K., 24.06.2003 T.

 

Motorsuz - Motorlu Araçlar Nedir? Römork ve Dorse Kazaları

Bu yazımızda karayolu motorsuz - motorlu araçlar kavramını inceleyerek, dorse ve römorkların neden olduğu kazalardaki sorumlulara göz atacağız.

MOTORSUZ - MOTORLU ARAÇLAR NEDİR?

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi; “İşletenlerin, bu kanunun 85. Maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır” Düzenlemesine yer vermiştir.

Madde hükmü uyarınca işletenin, KTK m. 85 uyarınca sorumlu olduğu tehlike sorumluluğunun Sigorta Şirketi tarafından üstlenilmesi için Zorunlu Trafik Sigortası yapması gerektiği vurgulanmıştır.

Aynı yasanın 85/1’inci maddesi; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Hükmüne yer verilerek işletenin veya araç sahibinin tehlike sorumluluğu gereğince kazadan sorumluluğunun doğabilmesi için kazaya karışan aracın “Motorlu Araçlar” dan olması gerektiği belirtilmiştir.

KTK’nın 3’üncü maddesi “Taşıt” kavramına yer vererek motorlu taşıt ve motorsuz taşıt ayrımını verilen tanımda ayırmıştır. Buna göre; “Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlardır. Bunlardan makine gücü ile yürütülenlere "motorlu taşıt" insan ve hayvan gücü ile yürütülenlere "motorsuz taşıt" denir.” Yönündeki düzenleme ile insan ve hayvan gücü dışında motorla yürütülen araçlar, “Motorlu Araçlar” sınıfında tanımlanmıştır.

Doktrinde ise benzer bir tanım ile motor gücü ile yürütülen ve karayollarında kullanılabilen araçlar, motorlu araçlar sınıfında olarak tanımlanmıştır.[1]

Buna göre; yine KTK 3. Maddesi kapsamındaki tanımlarda;

  • Otomobil,
  • Kamyonet,
  • Kamyon,
  • Otobüs,
  • Arazi Taşıtı,
  • Kamp Taşıtı,
  • Motosiklet,
  • Motorlu Bisiklet (Moped)
  • Minibüs,
  • Çekici

Motorlu araçlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca tanımlarda yer almayan ancak tanım kapsamında farklı isim ile adlandırılan “traktör, iş makineleri, polis araçları, itfaiye, ambulans, toplu taşıma araçları, diğer kamu kurumlarınca işletilen araçlar ve cenaze araçları v.b.” motorlu araçlar dandır.

BİSİKLET VE SCOOTER MOTORLU ARAÇLAR MIDIR?

“Bisiklet ve elektrikli bisiklet ve Elektrikli scooter (e-skuter) ” ise motorsuz araçlar dandır. Ancak burada ayrı bir parantez açmakta fayda vardır. Yasal düzenlemelere göre bir bisikletin yada skuterin motorsuz araçlar sınıfında sayılabilmesi için elektrik gücüyle ulaşabilen maksimum hızının 25 km/saat olması gerekmektedir. Dolayısıyla elektrik ile çalışan herhangi bir aracın, elektrik gücüyle 25 km/saat hızını geçmesi halinde bu araçlar motorlu araçlar kavramı içerisinde yer alacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus aracın maksimum hızının 25 km/saat değil, elektrik gücüyle ulaştığı maksimum hızının 25 km/saat olmasıdır. Örneğin yokuş aşağı giden bir elektrikli bisiklet, 25 km/saat hızına ulaştıktan sonra elektrik gücünü otomatik olarak kesiyorsa ve bisiklet, 50 km/saat hızına ulaşmışsa bu durumda yine söz konusu bisiklet motorsuz araçlar sınıfı içerisinde yer alacaktır.

DORSE VE RÖMORKLARIN  NEDEN OLDUĞU KAZALAR

Diğer taraftan  “Römork, Yarı Römork, Hafif Römork, Dorse” de motorsuz araçlar olarak tanımlanmıştır. Ancak kendi motor gücü olmayan belirtilen tanımdaki römorklar ve dorse, bir çekici vasıtasıyla karayolunda hareket ettiğinden dolayı römorku veya dorseyi çeken motorlu araçlar ın zorunlu trafik sigortasına tabi olacaktır. Nitekim KTK 102. Maddesinde “Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar” hükmü uyarınca çekilen dorse yada römorkun neden olduğu zararlardan dolayı dorse yada römorku çeken tır, traktör, kamyon ve benzeri aracın trafik sigortasına gidilerek zarar tazmin edilebilecektir.

Her türlü motorsuz araçlar a ilişkin sorumluluk KTK m. 103 gereğince genel hükümlere tabi tutulması gerekecektir. Bu sebeple kural olarak KZMSS’den yararlanması mümkün değildir.[2]

Burada değinilmesi gereken diğer bir husus KTK m. 103 düzenlemesi nedeniyle genel hükümlere tabi olma düzenlemesinin ne gibi farklı hukuki durumlara yol açacağıdır. Aşağıda örneklerle ve Yargıtay kararları ile konuyu açıklığa kavuşturacağız.

KONUYLA İLGİLİ ÖRNEKLER

Örn; Bisikletin bir araçla yada bir yaya ile çarpışması durumunda zarar gören araç yada yayanın kimlere karşı hangi hukuki gerekçeler ile dava açabilecektir?

Olayımızda kusurlu kişinin bisiklet sürücüsü olduğunu varsayarsak, zarar gören araç sahibi yada yaralanan yaya, sadece bisikletin sürücüsüne karşı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen haksız fiil hükümlerine karşı dava açabilecektir. Bunun dışında tehlike sorumluluğu olmayan bisikletin sahibine karşı yada kazaya neden olan bisikletin trafik sigortasının bulunması mümkün olmaması karşısında Güvence Hesabına karşı dava açılması mümkün değildir.

Örn; Bir tırın, arkasında bulunan römork ile beraber trafikte seyir halindeyken, römorka çarpan bir aracın sürücüsünün vefat ettiği bir olayda; kusurlu kişinin tır sürücüsü “S” olduğunu, Tırın sahibinin “T” olduğunu, römorkun sahibinin “R” olduğunu ve tırın trafik sigortacısının “A” olduğunu düşünelim. Bu durumda vefat eden araç sürücünün geride kalan hak sahipleri kimlere karşı hangi hükümler uyarınca dava açabilecektir?

Bu durumda hak sahipleri destekten yoksun kalma tazminatı dahil diğer tazminat taleplerini, haksız fiil hükümlerine göre “S” ye, KTK m. 102/1 uyarınca tehlike sorumluluğu hükümlerine göre “T” ye ve KTK m. 102/2 uyarınca “A” ya karşı dava açabilecektir. Bunun dışında sorumluluğu genel hükümlere tabi olan ve tehlike sorumluluğu bulunmayan “R” ye karşı dava açılamayacaktır.

Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/4478 E., 2012/2227 K. ve 15/02/2012 tarihli kararında;

Davacılar, davalı ...'nın kullandığı dorseli tırın ters yöne doğru U dönüşü yaparken, destekleri ...'ın otomobiliyle dorsenin sağ arka tekerine çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu belirterek; defin giderleri, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.

…….

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 102. maddesine göre; " Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir." Bu düzenlemeye göre; römorkun maliki hakkında davanın reddi gerekirken, sorumlu tutulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.”

Örn; Yolun ortasında park edilmiş bir kum yüklü dorseye çarpan araç sürücünün vefat ettiği varsayımında; vefat eden sürücünün geride kalan hak sahipleri kime karşı dava açacaktır.

Olayımızda işletilme halinde olan bir motorlu araçlar a bağlı bir dorse olmaması karşısında geride kalan hak sahipleri, dorsenin sahibine, işletilme halinde olmadığından dolayı dorseyi parkeden tırın sahibine ve tırın trafik sigortacısına, parkeden tır bulunamaz ise yine Güvende Hesabına karşı dava açamayacaktır. Sadece bulunabilirse dorseyi parkeden tır sürücüsüne karşı haksız fiil hükümlerine göre dava açılabilecektir.

Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/14179 E., 2019/6309 K. ve 20/05/2019 tarihli kararında;

Somut olayda; çift taraflı kazaya karışan ve sigortası bulunmayan römorkun, traktöre bağlı olmaksızın taşıt yolu üzerinde park edildiği, işletilme halinde olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, römorkun neden olduğu zarar zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamında olmadığından, sigortasız araçlarda zmms yerine geçen davacı ... Hesabının da zarardan sorumlu olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi isabetli olmamıştır.”

Diğer taraftan araçların, motorlu araçlar sınıfında kabul edilebilmesi için araçların kendi motor gücüyle ve toprak üzerinde hareket etmesi gerekecektir. İş makineleri de kendi motacenteor gücüyle karayolunda hareket etmek şartıyla KTK kapsamına girer.[3] Toprak üzerinde hareket edemeyen gemi, uçak, helikopter gibi taşıtlar kanun kapsamında sayılan motorlu araçlar dan değildir.[4] Bir uçağın, karayoluna zorunlu iniş yapması veya uçağın herhangi bir sebeple pistten çıkarak ya da karayoluna iniş yapması durumunda da Karayolları Trafik Kanunu’nun da sayılan motorlu araçlar dan olması mümkün değildir. Çünkü bir uçağın karada gitme amacı bulunmamaktadır. Buna karşılık, hem denizde hem de karada hareket eden motorlu araçlar, karayolundayken Karayolları Trafik Kanunu kapsamındadır.[5] Aracın motor gücü ile hareket etmesi gerekeceğinden el arabası, bisiklet, fayton gibi insan, hayvan, rüzgar gücüyle hareket eden araçlar motorlu araçlar sınıfına girmez.[6]

TRAMVAY VE METROBÜS MOTORLU ARAÇ MIDIR?

Gelişen teknoloji ile beraber tramvay ve metrobüs gibi taşıtlar hayatımıza girmiştir. Söz konusu motorlu araçlar ın karayolu üzerinde seyir halinde olması nedeniyle kanun kapsamında sayılan motorlu araçlar dan olacağını düşünmekteyiz. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi, önüne gelen bir davada, tramvayın neden olduğu bir kazada, yargı yerinin, adli yargı olacağına hükmederek[7], tramvayın, 2918 sk. kapsamındaki motorlu araçlar dan olacağına işaret etmiştir.

 

Arb. Av. Seyyid Hasan ÖZTÜRK

 

İstanbul, Trabzon, Gümüşhane, Rize, Giresun ve birçok ilde uzman avukat kadromuz ile ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazaları için tazminat hukuku alanında sigorta hukuku kapsamında hizmet vermekteyiz.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1]     YILMAZ: s. 29; BOLATOĞLU, Boat: Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araçlar İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988, s. 37.

[2]     KILIÇOĞLU, Ahmet: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Ankara 2011, s.277; YILMAZ, Hamdi: Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araçlar İşletenin Hukuksal Sorumluluğu, İstanbul 2014, s.28.

[3]     EREN: s. 641.

[4]     BOLATOĞLU, Boat: Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araçlar İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988, s. 38.

[5]     BOLATOĞLU: Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araçlar İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988, s. 39.

[6]     BOLATOĞLU: Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araçlar İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988, s. 37 vd.

[7]     Uyuşmazlık Mah., 2003/48 E., 2003/52 K., 16.6.2003 T.

 

Trafik Sigortası Nedir? Hangi Zararları Ne Kadar Karşılar?

Trafik Sigortası nedir sorusunun cevabı ile beraber ilişkili diğer kavramları aşağıda inceleyeceğiz.

TRAFİK SİGORTASI NEDİR?

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 85 inci maddesine göre;

Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”

Yönündeki madde ile kusursuz sorumluluk hallerinden olan tehlike sorumluluğu düzenlenerek, aracın sürücüsü olmasa bile aracın sahibi yada aracı işleten kişi, aracın sürücüsünün, üçüncü kişilerin bedensel bütünlüğüne yada malına verilen zarardan dolayı sorumlu tutulmuştur.

Bu durumda bir aracın kazaya karışması halinde aracın sürücüsü ve aracın işleteni (işleten sıfatını taşıyan aracın sahibi ve diğer işletenler), üçüncü kişilere verilen zarardan, aracın sürücüsü haksız fiil hükümlerine göre ve aracın işleteni ise tehlike sorumluluğuna göre sorumlu olacaktır.

Kaza nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacağı zararın giderilmesini sağlamak ve yine aracın işleteninin ve sürücüsünün sorumluluğunu belirli limitler dahilinde azaltmak amacıyla KTK m. 91 uyarınca yapılması zorunlu olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hukukumuza girmiştir.

Trafik Sigortası Nedir? sorusunun cevabı KTK m. 91 uyarınca;

İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”

Sigorta sözleşmeleri, mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sorumluluk sigortalarının altında sınıflanan Trafik Sigortası diğer bir ismiyle Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, hareket halinde olan aracın, üçüncü bir kişi, herhangi bir canlı yada eşyaya verdiği maddi zararı karşılamaktadır.

 

TRAFİK SİGORTASI KİMLERİN ZARARINI KARŞILAR?

Motorlu araçlar sorumluluk sigortasının amacı, işletenin malvarlığını, onun üçüncü kişilere verdiği zarardan kanunen sorumlu olması dolayısıyla doğan mali yüklere karsı bir bütün olarak korumaktır.[1]

Burada üçüncü kişi kavramına kısaca değinmekte fayda vardır. Aracı işletmek üzere elinde bulunduran kişi, aracın sahibi ve aracın sürücüsü üçüncü kişi kavramının içerisinde yer almaz. Belirttiğimiz kavramlar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda tek tek tanımlanmıştır. Buna göre;

İşleten; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendi-sine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.

Sürücü; “Karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişidir.”

KTK m. 3 de yer alan düzenlemeye göre Trafik Sigortası, işletenin (araç sahibi, sicilde kayıtlı görünen, uzun süreli aracı kiralayan, ariyet ve rehin alan kişi) ve aracın sürücüsünün bedensel bütünlüğüne ve malına gelen zararlar dışındaki zararları karşılayacaktır.

 

TRAFİK SİGORTASI NE KADAR TAZMİNAT ÖDER?

Yukarıda sayılan zararların karşılayan Trafik Sigortası, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından her yıl çıkartılan teminat limitlerine kadar zararları karşılamaktadır. 2021 yılına kadar teminat limitlerini belirleme görevi Hazine ve Maliye Bakanlığı’na aitken 2021 yılı itibari ile bu görev Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na devredilmiştir.

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yapılan düzenlemeye göre;

01.01.2019 - 31.06.2019 yılları arasında kişi başına ölüm ve yaralamalarda 360.000-TL, araç başına maddi zararlarda 36.000-TL

01.07.2019 - 31.12.2019 yılları arasında kişi başına ölüm ve yaralamalarda 390.000-TL, araç başına maddi zararlarda 39.000-TL

01.01.2020 - 31.12.2020 yılları arasında kişi başına ölüm ve yaralamalarda 410.000-TL, araç başına maddi zararlarda 41.000-TL

01.01.2021 - 31.12.2021 yılları arasında kişi başına ölüm ve yaralamalarda 430.000-TL, araç başına maddi zararlarda 43.000-TL

2022 yılında gerçekleşen kazalarda; ölüm ve yaralanmalarda 500.000-TL’ ye, araç başına maddi zararlarda 50.000-TL ye kadar,

2023 yılında gerçekleşen kazalarda; ölüm ve yaralanmalarda 540.000-TL’ ye, araç başına maddi zararlarda 54.000-TL ye kadar,

Trafik Sigortası, kusurlu araç işletenin ve sürücünün sorumluluğunu üstlenecektir.

Yıllara göre Trafik Sigortasının limitlerini görmek için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz

https://www.guvencehesabi.org.tr/Teminatlar.aspx

 

TRAFİK SİGORTASI ÖDEME YAPMA ŞARTLARI

Trafik Sigortacısının yukarıda yer alan limitlerle araç işletenin ve sürücünün sorumluluğunu üstlenmesi için belli şartlar vardır. Bu kapsamda KTK m. 85 de yer alan tanımda yer alan şartlar incelendiğinde;

Bu şartların tamamının sağlanması halinde Trafik Sigortası, kaza tarihindeki limitler dahilinde üçüncü kişilerin zararlarını karşılayacaktır.

 

Arb. Av. Seyyid Hasan ÖZTÜRK

TAG; Trafik Sigortası nedir

 

İstanbul, Trabzon, Gümüşhane, Rize, Giresun ve birçok ilde uzman avukat kadromuz ile ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazaları için tazminat hukuku alanında sigorta hukuku kapsamında hizmet vermekteyiz.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1]     ÇEKER, Mustafa: Yargıtay Kararları Işığında Sigorta Hukuku, Ankara 2003, s. 162; ERGÜN: II, s. 488; KARAYALÇIN: Kaza, s. 50; KENDER: Mesuliyet, s. 3; KESKİN, Bülent: “Alkolün Sigorta Korumasına Etkisi”, SHD 1998, S. 1, s. 133; KUBİLAY: s. 112; ŞENOCAK: s. 47; ULAŞ, Işıl: Uygulamalı Sigorta Hukuku (Mal ve Sorumluluk Sigortaları), Ankara 2005, s. 635-636; YONGALIK, Aynur: Çevre Sorumluluk Sigortası, Ankara 1998.

 

Sigorta Davaları

SİGORTA DAVALARI NELERDİR?

Sigorta davaları, trafik kazası nedeniyle tazminat davası kapsamında sigorta şirketine karşı yada sigorta şirketi tarafından açılan davaları kapsar. Araç sahibinin trafik sigortasının olmaması durumunda sigorta davaları, güvence hesabına karşı yada güvence hesabı tarafından da açılabilir.

Ülkemizde en sık rastlanan sigorta davaları aşağıda sıralanmıştır. Buna göre;

 Sadece Maddi Hasarlı Trafik Kazalarında Açılabilecek Sigorta Davaları

  • Aracın Onarım Masrafı
  • Aracın Onarılması
  • Araç pert olmuşsa aracın tüm değeri
  • Değer kaybı
  • Onarım süresince aracın kullanılamaması nedeniyle ikame araç bedeli
  • Araç ticari araç ise kazanç kaybı

 

Yaralamalı Trafik Kazalarında Açılabilecek Sigorta Davaları

  • Kalıcı maluliyet olması halinde sürekli iş görmezlik tazminatı
  • Tedavi süresince oluşan geçici iş görmezlik tazminatı
  • Yaralama sonucunda başkasının bakımı gerekiyorsa bakıcı gideri
  • Tedavi süresince oluşan bakıcı gideri
  • Tedavi masrafları
  • Manevi Tazminat

 

Ölümlü Trafik Kazalarında Açılabilecek Sigorta Davaları

  • Destekten yoksun kalma tazminatı
  • Cenaze ve defin giderleri
  • Manevi tazminat

 

1) Aracın Onarımı, Onarım Masrafı yada Aracın Bedeli

Maddi hasarlı trafik kazası olması halinde sigorta davası açılmadan önce sigorta şirketine başvuru zorunludur. Bu kapsamda öncelikle kaza sonrasında;

a) Eğer araç pert hale gelmemiş ve onarımı mümkünse aracı zarar gören kişi;

Karşı araç sürücüsü %100 kusurluysa;
  • Sadece maddi hasarlı trafik kazası meydana gelirse polis çağırmaya gerek kalmadan kazaya karışan araç sürücüyle kaza tespit tutanağı tutması gereklidir.
  • İstediği servise aracını bırakarak ve elindeki belgeleri teslim ederek karşı tarafın trafik sigortasından aracın yapılmasını talep eder.
Karşı araç sürücüsü kısmen kusurluysa;
  • Sadece maddi hasarlı trafik kazası meydana gelirse polis çağırmaya gerek kalmadan kazaya karışan araç sürücüyle kaza tespit tutanağı tutması gereklidir.
  • Kendi kasko poliçesi varsa kazayı, kasko poliçesini düzenleyen sigorta şirketine ihbar ederek anlaşmalı servise aracını bırakarak onarılmasını talep eder.
  • Kasko sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, onarım bedeli için sorumlu kişilere sigorta davaları açacaktır.
  • Eğer kasko sigorta poliçesi yoksa karşı aracın trafik sigorta poliçesinden aracın yapılması talep eder. Sigorta şirketi talebi reddederse yada kısmen ödeme yaparsa bu durumda karşılanmayan kısım ödendikten sonra eğer karşı aracın daha fazla kusurlu oluğu düşünülüyorsa ödenen bedel için sigorta davaları açılabilir.

b) Eğer araç pert hale gelmişse aracı zarar gören kişi;

  • Sadece maddi hasarlı trafik kazası meydana gelirse polis çağırmaya gerek kalmadan kazaya karışan araç sürücüyle kaza tespit tutanağı tutması gereklidir.
  • Yukarıdaki kusur durumlarına göre aynı seçenekleri takip ederek karşılanmamış olan bedel için sigorta şirketine dava açabilir. Aracın pert halinin kimde kalacağı hususunda seçimlik yetki aracı zarar gören kişidedir.

 

2) Aracın Değer Kaybı Talepli Sigorta Davaları

Aracın pert olmaması halinde diğer bir ifade ile aracın onarımı mümkünse değer kaybı talepli sigorta davaları,  karşı tarafında trafik sigortasına karşı açılacaktır.

Ancak aracın herhangi bir parçasının zarar görmesi halinde değer kaybı oluşmaz. Diğer taraftan daha önce aynı yerden kazaya uğramış olan araçlar sahipleri de her halde değer kaybı talep edemeyecektir.

 

3) Aracın Kullanılamamasından Kaynaklanan Kazanç Kaybı Talepli Sigorta Davaları

Kazanç kaybı talepli sigorta davaları,

  • Sadece kusurlu aracın sahibine ve aracın sürücüsüne karşı açılabilir.
  • Bu talep trafik sigortasının teminatının dışındadır.
  • Zarar gören aracın ticari bir araç olması gereklidir.

 

4) Aracın Kullanılamaması Sebebiyle Oluşan Zarar (İkame Araç Bedeli)

Aracın kullanılamadığı günlere ilişkin ikame araç bedeli talepli sigorta davaları;

  • Sadece kusurlu aracın sahibine ve aracın sürücüsüne karşı açılabilir.
  • Bu talep trafik sigortasının teminatının dışındadır.
  • Zarar gören araç ile aynı nitelikteki araçların kiralanması halinde ne kadar ödeneceği kriteri baz alınır.
  • Zarar görenin, aracını kullanamadığı dönemde ayrıca bir araç kiralamasına da gerek yoktur.
  • Mahkeme tarafından “aracın kullanılmadığı dönem” için baz alınacak kriter ise aracın ne kadar süre içerisinde tamir edilip teslim edilebileceğidir.

 

5) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talepli Sigorta Davaları

Ölümlü trafik kazalarında destekten yoksun kalma tazminatı talepli sigorta davaları;

  • Karşı aracın trafik sigortacısı dahil bütün sorumlulara açılabilir.
  • Aracın sürücüsünün yada araç yolcusunun vefatı halinde geride kalan eş ve çocukları talep eder.
  • Vefat eden kişinin anne ve babası her halde bu tazminatı talep edebilecektir.
  • 2015 yılı öncesinde meydana gelen tek taraflı trafik kazalarında sürücünün kendi kusuru ile vefat etmesi halinde geride kalan hak sahipleri bu tazminatı talep edebilir.

 

6) Geçici ve Sürekli İş Görmezlik Tazminatı Talepli Sigorta Davaları

Yaralamalı trafik kazalarında sürekli iş görmezlik tazminatı talepli sigorta davaları;

  • Karşı aracın trafik sigortacısı dahil bütün sorumlulara açılabilir.
  • Kalıcı maluliyet olması halinde açılabilir.
  • Zarar gören kişi kaza tarihi öncesi ve sonrasında çalışmasa da bu tazminatı asgari ücret üzerinden yapılacak hesaplama ile  talep edebilir.
  • Zarar gören kişi çalışıyorsa gerçek kazancı esas alınarak hesaplama yapılır.

Yaralamalı trafik kazalarında geçici iş görmezlik tazminatı talepli sigorta davaları;

  • Karşı aracın trafik sigortacısı dahil bütün sorumlulara açılabilir.
  • Kaza tarihinden tedavinin bittiği tarihe kadar olan süre baz alınarak hesaplama yapılır.
  • Zarar gören kişi kaza tarihi öncesi ve sonrasında çalışmasa da bu tazminatı asgari ücret üzerinden yapılacak hesaplama ile  talep edebilir.
  • Zarar gören kişi çalışıyorsa gerçek kazancı esas alınarak hesaplama yapılır.

 

7) Bakıcı Tazminatı

Yaralamalı trafik kazalarında bakıcı gideri tazminatı talepli sigorta davaları;

  • Karşı aracın trafik sigortacısı dahil bütün sorumlulara açılabilir.
  • Eğer zarar gören kişi, günlük aktivitelerini herhangi bir kişinin yardımı olmadan yapamıyorsa talep edebilir.
  • Dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilip, zarar gören kişinin bakıcıya ihtiyacı olup olmadığını tespit ettirilmelidir.
  • Talep edilebilmesi için zarar görenin bakıcı tutmasına gerek yoktur.

 

8) Tedavi Gideri

Yaralamalı trafik kazalarında bakıcı gideri tazminatı talepli sigorta davaları;

  • 6111 sayılı kanun ile beraber bu zarar SGK dan talep edilebilir.
  • Ancak faturalı olmayan giderlerden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Nitekim bu kapsamda hastaneye gidiş için yapılan yol masrafları, tedavi süresince oluşan bakıcı giderleri, evde yapılan özel bakım giderleri, tedavi amaçlı beslenme giderleri, tedavi amaçlı barınma giderleri, tedavi amaçlı faturalandırılması mümkün olmayan diğer giderleri, (koltuk değneği, baston, SGK tarafından karşılanmayan ilaçlar vb.) sigorta şirketi karşılamak zorundadır.

 

9) Manevi Zarar

Yaralamalı yada ölümlü trafik kazalarında manevi tazminat talepli sigorta davaları;

  • Sadece kusurlu aracın sahibine ve aracın sürücüsüne karşı açılabilir.
  • Bu talep trafik sigortasının teminatının dışındadır.
  • Yaralanma halinde yaralanan kişi talep edebilir.
  • Vefat halinde es, çocuklar, anne ve baba talep edebilir.
  • Talep eden kişinin ekonomik ve sosyal durumuna göre hakim tarafından takdir edilir.

 

SİGORTA DAVASI ÜCRETLERİ 2022 YILINDA NE KADAR?

Sigorta davalarında ücretler, 2022 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenmektedir. Sigorta alanında uzman avukat ücretleri 24.11.2020 tarihli 31314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Üçüncü Kısım” da yazılmıştır.

2022 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) üçüncü kısmına göre sigorta avukatı ücreti dava sonunda alınacak tazminata göre değişecektir.

Ancak en düşük ücret;

Tüketici Mahkemesinde açılan davalar için; 2.550,00-TL

Diğer Mahkemelerde açılan davalar için 5.100,00-TL dir.

Tazminat miktarının yüksek olmasında ise alınacak ücret %12 ile %25 arasında değişmektedir.

 

SORULARINIZ İÇİN ARAYIN : (0462) 261 29 61

Image

Ceza Hukuku, İcra Hukuku, Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, Basın Hukuku, İdare Hukuku, Aile Hukuku, Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku, Miras Hukuku ve Tüketici Hukuku başta olmak üzere, çözüm ortaklarımızla birlikte ulusal ve uluslararası tüm mecralarda vekillik sıfatını başarıyla yerine getiren saygın ve kurumsal bir hukuk bürosudur.