Anayasa Mahkemesi Kararı Sonrası Bakım Gideri - Yargıtay Kararı

Bakıcı Gideri Anayasa Mahkemesi kararı;

Geçici İş Görmezlik ve Bakıcı Giderinden sorumluluk Genel Şartlarda yer alan düzenlemelere göre trafik sigortası kapsamında değildir. Ancak geçici iş görmezlik ve bakıcı gideri Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında artık trafik sigortasını düzenleyen sigorta şirketinin sorumluluğundadır.

 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/114 E. , 2021/2777 K. K.T: 16/03/2021

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355
sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci
cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.

25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", Yasanın geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun'un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20'sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının
yükümlülüklerinin sona ereceği," öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa'nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu'na geçmiştir.

Somut olayda, itiraz hakem heyeti tarafından geçici işgöremezlik tazminatı ve bakıcı giderinden Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına davalı tarafça yapılan itirazın kabul edilerek bu talepler yönünden red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

Tag; Anayasa Mahkemesi Bakıcı Gideri

Geçici İş Göremezlik Çocuk İçin Talep Edilemez

Geçici iş göremezlik çocuk yaşta trafik yada iş kazası geçiren kişiler için talep edilemez. Ancak bunun tek istisnası geçici iş göremezlik talep eden çocuğun kaza sırasında çalışıyor olmasıdır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/3974 E. , 2021/7670 K. K.T: 27/10/2021

Uyuşmazlık Hakem Heyetince tüm dosya kapsamına göre; başvurunun kabulü ile 42.618,55 TL tazminatın 28.08.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Güvence Hesabından alınarak, 33.431,45 TL tazminatın 28.08.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ... Sigortadan alınarak başvurana ödenmesine karar verilmiş; karara karşı, davalı ... vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince; davalı ... vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hakem kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki
bentler kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek 
gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54'te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olayda, davacı ... kaza tarihinde 18 yaşından küçük olup, davacının gelir getiren bir işte
çalışmadığı, dolayısıyla bu müddet boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici iş göremezlik zararı bulunmadığı açıktır. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda ise, kaza tarihinde 18 yaşından küçük olan ve geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyecek olan davacı hakkında geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmış olup Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından da geçici iş göremezlik tazminatını da kapsar şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile itiraz hakem heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'na geri verilmesine 27/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Tag; Geçici iş göremezlik çocuk

Taşınmazda Yapılan Tadilat Giderleri - Yargıtay Kararı

Taşınmazda yapılan tadilat giderleri nin faydalı ve zorunlu olanlar niteliğinde olanı işyeri ruhsatın iptal edilmesi halinde ayıplı mal kiraya verenden talep edilebilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi  2021/5102 E., 2021/8511 K. K.T: 15.09.2021

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Davacı; davalıya ait taşınmazı kiraladığını, taşınmazda tadilat yaptığını, ancak belediyenin iş yeri ruhsatlarını iptal ettiğini ve başka taşınmaza taşınmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek; taşınmaza yaptıkları 68.558 TL faydalı ve zorunlu masraf bedeli ile şimdilik 1.000 TL taşınmazda meydana gelen değer artışı bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacı kiracının taşınmazın durumunu bilerek kiraladığını belirterek; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davacının tacir olduğu, ruhsat almadan tadilat yapamayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 26/01/2017 tarihli ve 2017/2259 Esas 2017/683 Karar sayılı kararla; davacı vekilinin taşınmazdaki değer artışına yönelik temyiz itirazları reddedildikten sonra, davacının faydalı ve zorunlu masraf alacağına yönelik olarak; “...Bu durumda, davalı kiraya veren taşınmazın ayıplı olduğunu bildiği halde davacıya kiraya vermekle kusurludur. Kira sözleşmesi süre dolmadan sonlanmıştır. Bu durumda, sözleşmenin kiracı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle, davacı kiracı tarafından yapılan tadilatların zorunlu ve faydalı masraf niteliğinde olup olmadığının saptanarak, zorunlu ve faydalı masraf olduğunun belirlenmesi halinde imalat tarihi itibariyle yıpranma payı düşülmüş bedellerinin kalan kira süresi ile orantılı olarak tesbiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.'' gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece; bozma kararına uyulmasına karar verilerek yeniden yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmazın yıkılmış olması sebebiyle keşif yapılamadığı ve yıpranma payları hesap edilemediği, mahkemenin 2013/59 Değişik İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna itibar olunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 58.100 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 26/09/2019 tarihli ve 2018/1865 Esas 2019/7168 Karar sayılı kararla davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, hükme esas alınan raporun da zorunlu ve faydalı masraf olduğu belirlenen tadilatların imalat tarihi itibariyle yıpranma paylarının belirlenmediği ve tadilat bedellerinin kira süresi ile orantılı olarak tespitinin yapılmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece; yeniden yapılan yargılama sonucunda, kira başlangıç tarihi olan 01/06/2012 tarihi ile delil tespiti tarihi olan 18/11/2013 tarihi arasında kiralananın bir sene beş buçuk ay süre ile kullanıldığı ve bu süre içerisindeki yıpranma payı oranının %10 olduğu gerekçesiyle, 52.290 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir. Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.). Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Dairece verilen 26/09/2019 tarihli bozma kararında, davacı kiracı tarafından yapılan tadilatların zorunlu ve faydalı masraf olduğunun belirlenmesi halinde imalat tarihi itibariyle yıpranma payı düşülmüş bedellerinin kalan kira süresi ile orantılı olarak tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.

Ne var ki, mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiş, tahliye tarihinin tespiti yapılmaksızın hatalı bir şekilde delil tespiti tarihi dikkate alınarak yıpranma payı hesaplanmış; kalan kira süresi ile orantılı olarak da herhangi bir inceleme yapılmamıştır.

Dava konusu kiralanan taşınmaza ilişkin taraflar arasında ayrıca görülmekte olan itirazın iptali davasında, Dairece verilen 02/10/2019 tarihli ve 2018/467 Esas 2019/7411 Karar sayılı karar ile kiralananın 06/04/2015 tarihinde tahliye edildiğine ilişkin tespit yapıldığına göre, mahkemece yıpranma payı hesaplanmasında ve tadilat bedellerinin kira süresi ile oranlanmasında bu tarihin esas alması gerekmektedir. Buna göre, mahkemece; uyulan bozma kararında açıklandığı şekilde bilirkişiden belirtilen hususlarda ek rapor alınarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma kararının gereği yerine getirilmeden eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428, maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık, davacı yönünden kapalı olmak üzere, 15/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Tag; Taşınmazda yapılan tadilat giderleri

Araç Dolandırılıcığı

Sahibinden sitesinde araç dolandırıcılığı, Yargıtay, sahibinden sitesinde araç satışını vadeden kişinin, kaporayı aldıktan sonra aracı teslim etmemesini, araç dolandırıcılığı olarak yorumladı. Hem aracı satacağını vadeden kişinin, hem de parayı çeken kişinin araç dolandırıcılığından hüküm giymesi gerektiğini belirtti.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/810 E., 2018/1026 K., K.T:19.02.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK 158/1-g, 62, 52, 53 maddeleri gereği mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın ''sahibinden.com'' isimli internet sitesine satılık araç ilanı verdiğini gören katılanın, sanık ile telefon aracılığı ile irtibata geçerek suça konu aracın alım-satımı konusunda anlaştıkları, sanığın katılandan 100 TL kapora istediği, ardından katılanın 100 TL'yi sanığın eşi olan temyiz dışı sanık ... adına kayıtlı hesaba gönderdiği, paranın sanık tarafından çekildiği ancak sanığın suça konu aracın satışını katılana vermediği ve teslimini de yapmadığı, katılanın da bir daha sanığa ulaşamadığı, sanığın bu şekilde haksız menfaat sağladığı, sanık savunması, katılan beyanı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin mahkumiyet hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-f maddesinde düzenlenen "Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanık hakkında TCK'nın 158/1-g maddesi gereği hüküm kurulması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın suç vasfında hata yapıldığına ve verilen kararın yasalara aykırı olduğuna dair yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle mahkumiyet hükmünün ONANMASINA, 19/02/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Image

Ceza Hukuku, İcra Hukuku, Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, Basın Hukuku, İdare Hukuku, Aile Hukuku, Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku, Miras Hukuku ve Tüketici Hukuku başta olmak üzere, çözüm ortaklarımızla birlikte ulusal ve uluslararası tüm mecralarda vekillik sıfatını başarıyla yerine getiren saygın ve kurumsal bir hukuk bürosudur.